30 Aralık 2006 Cumartesi

100. postum :)

yarın hem Kurban Bayramı, hem de 2006 yılının son günü.. ben de buradan kutlayayım dedim.. Herkesin Kurban Bayram'ını ve yeni yılını kutlarım.. umarım 2007 yılında hepimiz çok mutlu ve huzurlu oluruz.. Allah'a emanet olun..

bu arada şimdi farkettim şu an okuduğunuz sayfamdaki 100. post.. bu da hayırlı uğurlu olsun camiamıza :p

24 Aralık 2006 Pazar

canım kuzenimm iyi ki varsın...


bugün bitanecik kuzenim Serra'mın doğum günü.. Serracım yeni yaşın hayırlı olsun.. inşallah 20-30-40-50 sene sonra yine hepberaber oluruz böyle... şimdi belki yanyana değiliz, ama biliyorum ki biz ne kadar uzak olsak da, kalplerimiz yakındır.. aslında senin için çok şey yazabilirim, ama gerek yok diye düşünüyorum.. seni çok seven bir kuzenin olduğunu aklından çıkarma... tekrar doğum gününü kutlarım..
Sevgilerle..

22 Aralık 2006 Cuma

İstanbul'da Şam Kültür Günleri..

çarşamba günü okul dönüşünde, annemin ısrarları üzerine bostancı gösteri merkezine gittik.. kursta duymuş, şam'dan bir dans grubu geliyormuş.. yaklaşık bir haftadır bu ve buna benzer etkinlikler devam ediyormuş.. bu etkinlikleri İstanbul Belediyesi ve Şam Valiliği ortak olarak yürütüyormuş.. detaylı bilgi için burdan.. neyse efendim biz gösteri merkezindeki yerlerimizi aldık.. saat 9 gibi gösteri başladı..
ama nasıl bir gösterii bu kadar hareketli, bu kadar renkli bir dans gösterisi görmemiştim.. zaten bir de anadolu ateşine gitmişliğim var ya neyse :) bu yüzden onunla kıyaslayabileceğim.. anadolu ateşinden daha cıvıl cıvıldı kostümler ve sahne.. resimleri buraya ekliyorum; ama biliyorum çok aydınlatıcı olmayacak.. arapça olarak hikaye anlatılıyordu danslarla birlikte, tabi benim azıcık arapçamla hiç bir şey anlayamadım.. aklıma fehiman teyzem geldi.. o olsaydı çok severdi, özellikle arapça olduğu için.. velhasılıı güzel bir dans gösterisi izlemiş oldum annem sayesinde..
bu arada gösteriden çektiğim bir parça videoyu izlemek isterseniz buyrun..

bugün de okul çıkışı lütfiye ile birlikte taksime çıktık, niyetimiz orada ayrılıp evlerimize dağılmaktı ama ben meydanda şam sokağını görünce hemen çekiştirdim lütfişi :)) sokak dediğim aslında küçük bir çadır kurmuşlar içine de küçük küçük dükkanlar kurmuşlar.. bazıları hediyelik eşya satıyordu, bazıları da Şam'a özgü yiyeceklerden dağıtıyordu.. türmus diye birşey yedik mesela.. böyle nohut ile fasulye arasında birşey, suda haşlamışlar sanırım.. üzerine de kekik kimyon tarzı baharat döküp, öylece servis ediyorlar.. biz öylece attık ağzımıza çiğniyoruz.. meğer posasını çıkarıp içini yemek gerekiyormuş. suriyeli bir adam bizi cahil görünce hemen gösterdi nasıl yenilceğini :)

daha sonra adını bilmediğim bi tatlı verdiler elimize.. aslında kuyruk vardı o tatlı için.. biz de kuyruğu görünce vazgeçmiştik.. sonra yine suriyeli biri kendi tatlısını 3 parçaya böldü 2sini bize verdi diğer parçayı da kendi yedi.. şaşırdık önce istemedik ama ısrar edince kıramadık.. bu böyle nasıl bi tatlı bu parçalara ayrılıyor diyeceksiniz.. bunu diyeceğinizi bildiğim için yine fotoğraf çektim tabi :D gördüğünüz tatlı nasıl yapılıyor göremedik, ama birinden duyduğuma göre sac üzerinde kızartılıyormuş sanırım.. üzerine de pekmeze benzer şekerli birşey akıtmışlardı..
biz çok beğendik.. lezzetliydii..
içerde biraz daha gezindikten sonra dışarı çıktık ve lütfişle yollarımızı ayırıp evlerimize doğru yola koyulduk..
evett Şam'dan izlenimlerim bu kadar :)
bu arada yarın yolunuz Taksim'e düşerse bir uğrayın isterseniz.. sanırım yarın etkinliğin son günü.. benden söylemesi..
Allah'a emanetsiniz..

19 Aralık 2006 Salı

iyi kii doğdun Eness...


evett bugün kardeşim Enes'in doğum günü.. bugün 17'sini bitirdi, 18'ine adım atmış bulundu cnmm kardeşim..

zaman zaman çok didişsek de kardeşim olduğundan mıdır nedir pek bi severim keretayı :p insanın kardeşi olması çok güzel bir duygu, iyiki anacıımm O'nu da doğurmuş.. Enes olmasaydı heralde çok boş olurdu hayatım.. Onunla kavga ederken bile mutlu oluyorum, her ne kadar zaman zaman beni sinir etse de.. :D iyi ki varsın Eness, iyi ki kardeşimsin..

Allah'tan kardeşime uzunn, sevdikleriyle birlikte, hayırlı bir ömür diliyorum..

bu arada yukarıda gördüğünüz resim, epey eskii.. 12-13 yıl önceki bir büyükada gezisinde çekilmiştir.. Enes'in çok sevdiğim bir resmidir..

18 Aralık 2006 Pazartesi

Kiwi..

çok hoşuma gitti bu video, Enes izletti bugün.. sizinle de paylaşmak istedim..
garibim, uçmak için neler yapıyor... hem de hayatı pahasına.. :(
bu arada düzeltme yapmak istiyorum.. kiwi bir kuş çeşidiymiş; fakat uçamayan bir kuşmuş..

15 Aralık 2006 Cuma

2 yeni blog daha..

evett yeni blogları her zaman size burdan duyurmaya çalışmışımdır...
bahsettiğim blogların biri Efnan teyzeme, diğeri de Hatice teyzeme ait.. artık onlar da blog dünyasının bir parçası.. burdan her ikisini de tebrik ederim.. ikisinin de blogları henüz çok yeni.. tabiki içeriklerini zamanla geliştircekler.. ziyaret eder, yorum yazarsanız, çok memnun olucaklar..
bu arada teyzelerim, bakın bu kadar meşhur bir sitede bedavaya reklamınızı yapıyorum :pp kıymetimi bilin :D
sevgiler..
http://morgulmobilya.blogspot.com >> Efnan Teyzemin blogu..
http://newport.blogcu.com/ >> Hatice Teyzemin blogu..

14 Aralık 2006 Perşembe

Elif'i de nişanladık..

aslında nerdeyse bi hafta oldu; ama ben yazmayı unutmuşum.. bu olayı da atlamamalıyım diye düşündüğüm için, şimdi yazıyorum..
geçtiğimiz cumartesi akşamı Fethipaşa korusundaki Dilruba restarantta nişanı oldu Elif'in.. çok güzel bi nişandı.. herşey çok güzeldi.. teyzemler, bütün akrabalar hep ordaydı.. güzel oluyo böyle nişanlar, nikahlar.. herkesi görebiliyoruzz sayesinde..

yukarıda resimlerini görüyoruz, çiftimizin..
Allah mesut bahtiyar etsin şimdiden.. hayırlısıyla tamamına erdirsin inşallah..

11 Aralık 2006 Pazartesi

birazz üşüyelim mii??

ne zamandır post yazmadığımı görünce, bişiler eklemem gerektiğini düşündüm.. ama yazıcak pek bişiyim de yok ne yazıkkii.. işte bugün bir tane vizem vardı.. çizimli mizimlii bişiydi.. öle bişilerr çiziktirip çıktım.. böyle önemsemiyomuş gibi davrandığıma bakmayın, önemli bi ders aslında.. inşallah geçerim... duanızı eksik etmeyin.. bu postumda da, hazır kış havaları gelirken ben önceden içinizi üşüteyim dedimm( iç ısınması oluo da üşütmesi oluo muydu bilemedim :))
neyse hadii sizee iyi üşümelerr.. ;)






3 Aralık 2006 Pazar

Boll Resimlii..

aslında bu postu dün akşam yazıcaktım; ama devamlı hatalı açıldı sayfa.. nihayet bu sabah düzeldi de adada çektiğim resimleri yayınlayabilicem.. fazla yazı yazmicam, önceden belirtiyim..


Merve ile 9:30 vapuruna bindik, adaya doğru yola koyulduk.. saat 10 gibi adaya vardık.. üstteki adaya yanaşırken çektiğimiz iskele fotoğrafı..

>><<



bu da hemen meydandaki princess otel.. panoromik çektim bu resmi, güzel oldu ama dimi??Lütfiye'nin sirkeciden gelmesini beklerken çektik.. Lütfiş de bizden yarım saat sonra geldi, ve turumuz başlamış oldu..

>><<




adada özelllike çankaya caddesi üzerinde eski evleri bulabileceğimizi internetten okumuştum.. biz de bu yüzden hiç faytonlarla uğraşmadan, yürüyelim dedik.. biraz yorulduk, ama değdii..

>><<


bu da nam-ı değer hatırla sevgili dizisinin çekildiği köşklerden birtanesii.. tabi çekimler

çoktann bitmişti..

>><<


yine dizimizde görülen diğer köşk.. oymaları, işlemeleri mükemmel diil mi?? ben bu köşkü çok beğendim.. bahçesine girmek istedik, ama evden gelen seslerden anladıkki içinde yaşayanları varmış.. biz de haliyle vazgeçtik..

>><<


bu resimde de biraz detay fotoğrafları olsun madem.. aslında daha çok resim var, hepsi de birbirinden güzel, ama bukadarı yeterli sanırım.. ;)

>><<


bizimm kızlarr.. umarım kızmazlar :)

>><<


ada turundan sonra eve geldim Betül ve Enesi alıp fatma yengeme çıktık.. bizim Ebrar'ın doğum günüydü.. gerçi biz pastayı kesmeye yetişemedik, ama annecim saolsun çekmiş resimleri.. ben de bir kare paylaşayım istedim.. Fatma yengemin ve Büşranın yaptığı tatlılardan, tuzlulardan, pastalardan yedik.. ellerine sağlık diyorum burdann.. Ebrar'ımın da 3. yaşını kutluyorum.. Allah uzun, hayırlı ömürler versin inşallah..

bu postumu da bu şekilde bitireyim izninizle.. ne zamandır hiç koymadığım kadar resim koydum.. ii oldu.. hadi yorumcular, sıra sizde ;)

2 Aralık 2006 Cumartesi

ada yolcusuu kalmasınn :p

efendim.. bugün büyükada yolcusuyum..
mimarlık tarihi dersinin ödevi için gidiyoruz arkadaşlarla.. çok güzel evlerin, köşklerin, camilerin resimlerini çekeceğiz.. ama çok da soğuk olucak,o yüzdn kalın kalın giyinicem.. zira hastayım, daha fena olmak istemiyorum..
saat 9 da vapura binip gidicem.. şimdi hazırlanmaya gidiyorum.. gelince orada çektiğim resimleri ekliicem..
kendinize iyi bakın??

30 Kasım 2006 Perşembe

İstanbul'da Trafik Kuralları [alıntıdır]

  • Yol verilmez, alınır. Eğer bir garajdan ya da otoparktan direkt yola çıkacaksanız, araçların size yol vermesini beklemek hayalcilik olur. Burada kural, bodoslama yola fırlamaktır. Merak etmeyin, hızla gelen araçlar "Zınk!" diye duracaklardır.
  • Mecbur kalmadıkça kimseye yol verilmez. Amaç ulaşılacak yere bir an önce varmaktır. Asla yol verilmez. Çok mecbur kalınırsa hafiften hız düşürülür. Yavaşlamanıza sebep olan araçlara bağırmak en tabiî hakkınızdır.
  • Yeşil ışığın yanması asla beklenmez. Işıklarda beklerken vites asla boşa alınmaz. Birinci vitese takılır ve bir ayak debriyajda tutularak araba bağırttırılır, iyi bir istanbullu yeşilin yanacağını hisseder ve yanmadan geçer. Yeşil ışık birkaç saniye sonra nasıl olsa yanacaktır. Eğer ışıkta bekleyen diğer araçlar sizin önünüzdeyse, sarı yanmadan koraya köküne kadar basılır ve "Hadi be, yürüsene!" diye bağırılır.
  • En sağ şerit emniyet şeridi değil, acelesi olanların şerididir. Eğer trafik tıkanmışsa en sağ şeritten huzur ve güven içerisinde gidebilirsiniz.
  • Sinyal vermek delikanlılığa sığmaz. Durmak isteyen veya dönüş yapmak isteyen istediği zamanda ve yerde durabilir ya da dönebilir. Arkadan gelen araçlar bunu altıncı hisleriyle hissetmelidirler. Hissedemezlerse arkadan vururlar ve suçlu duruma düşerler.
  • Ağır vasıtaların yeri en sol şerittir. Sadece onlar değil, bütün ticarî araçlar sol şeritten giderler. Küçük ve hafif binek otolar onlara her zaman yol vermeli ve saygıda kusur etmemelidirler.
  • Ambulanslar acelesi olanlar için faaliyet göstermektedir. Sirenlerini açmış, son hızla giden bir ambulans görürseniz hemen arkasına takılın. En kısa zamanda varacağınız yere ulaşırsınız. Bu son derece doğal ve sık başvurulan bir uygulamadır, zaten o ambulans da acil servise hasta değil, televizyondaki maça taraftar taşımakta veya Ramazan'daysa iftara oruçlu yetiştirmektedir.
  • Korna çalmak en tabu hakkınızdır. Onu sık sık kullanın. Dünyanın parasını verip fıstık gibi bir otomobil satın almışsınız. Kornasını yeteri sıklıkta çalmazsanız oksitlenme yapabilir. Ayrıca az korna çalanlar istanbul trafiğinde hemen farkedilir ve dışlanırlar. En son korna makamlarını minibüs şoförlerinden öğrenebilirsiniz.
  • Sollayacaksan önce sıkıştır. Bir araç sollanacaksa, arkadan sellektör yapılmalı ve aracın tamponuna değecek kadar yanaşılmalıdır. Böylece sollanacak kişi arkadakinin niyetini anlar ve kenara çekilir.
  • Yol çizgileri sollama zevkini artırmak için vardır, istanbul'da kesinlikle tek bir hat üzerine yol alınmaz. Devamlı şerit değiştirilerek sollama yapılır. Yoldaki çizgiler sollama yapmamızı kolaylaştırır.
  • Farlar hava iyice kararmadan yakılmaz. Gündüz vakti farlarını yakanlar olursa, diğer sürücüler tarafından anında uyarılırlar.
  • Selektör şoförün eli ayağıdır, her zaman kullanılmalıdır. Bazen bir teşekkür, bir uyarı, kızgınlık için sellektör yapmadan araç kullanan iyi şoför olamaz.
  • Bayan şoförlerin İstanbul'da trafiğe çıkmaya hakları yoktur. Erkek sürücüler her fırsatta bu kaideyi hatırlatmalı, bayan sürücüleri devamlı sıkıştırarak zor durumda bırakmalıdırlar. Bu kurallara dikkat edelim, uymayanları uyaralım.
  • İstanbul'da hız sınırlaması yoktur. Mahalle aralarında pati çekilip spin atılabilir, son sürat gidilebilir.
  • Sürücüler her zaman haklıdırlar. Yayalar yayalığını bilmeli, ona göre davranmalılar. Yaya geçidi, yayaların geçiş üstünlüğü gibi kavramlar İstanbul'da geçerli değildir.

28 Kasım 2006 Salı

çok hastayım..

herkese merhabalar..
bugün evdeyim.. sabah bi kalktım, feci, bir boğaz ağrısı, burun akıntısı.. zaten dün de boğazımda bi gariplik hissediyodum.. bugün tam anlamıyla grip oldum.. şimdi başım da ağrıyo biraz.. boğazımı sardım, battaniyenin altında oturuyorum.
boş oturmayayım, bişiler yazayım şu bloga dedim..
hazır bişiler yazmaya başlamışken, geçen haftasonu sinemadaki hayal kırıklığımı yazmadan geçemeyeceğim..
cumartesi günü kuzenim merveyle birlikte sinemaya gidelim dedik.. ben ilk aşk filmine gitmek istedim, merve de dondurmam gaymak'a.. dondurmam gaymak filminin seansı daha erken olduğu için, eve geç kalmayalım, hem de oscar aday adayı(!) olmuş bu filme gidelim dedik.. ilk yarıda çok sıkıldım.. ama hala ümidimi yitirmemiştim, zannettim ki aradan sonra biraz hareketlenir.. ama çok yanılmışım.. bi ara gözlerimi kapattım, uyumaya çalıştım, o derece yani..
tamam belki öyle filmden çok anlayan biri diilim, zaten bunlar da şahsi görüşlerim.. filmde sadece bir tane oyuncu olması, diğer geri kalanların muğla halkından olması ilgi çekici gelebiliyor; ama o kdr.. fazla amatör geldi bana.. bi de kamera çekimleri öldürdü beni.. sanki ben almışım elime kamerayı çekiyorum.. görüntü o kadar oynuyo ki bi ara korktum gözüm bozulacak diye.. neyse hayatımda gittiğim en sıkıcı filmi bu şekilde özetledikten sonra.. diğer bir mevzuya geçmek istiyorum..
şu sıralar, bilenler bilir.. bir diziye takmış durumdayım.. atvdeki " Hatırla Sevgili " dizisi.. nedense pek bi sevdim ben bu diziyi.. her gördüğüme de izlemesini söylüyorum.. geçenlerde ebruyla serranın izlemesine vesile oldum snrm.. ebru beğenmiş sanırım, ama serranın fikirlerini henüz öğrenemedim.. mihriye ablaya da izlettim internetteki videolarını, o da beğendi..
prodüksiyonla uzaktan yakından bi alakam yok; ama ne bilim siz de izleyin istiyorum bu güzel diziyi :)
"50'li yılların sonunda, İstanbul'da yaşanan hüzünlü bir aşk. Ve dönemin Türkiye'sine ışık tutacak bir hikaye. Muhteşem görüntüleri ve yakın geçmişimize ışık tutan öyküsüyle tüm Türkiye'nin dikkatini çeken dev bir yapım... " şeklinde tanıtılmış atvnin sitesinde, kesinlike katılıyorum.. :)
oyuncular çok güzel.. başroldeki delikanlıyı yani cansel elçin'i tanırsınız heralde kırık kanatlar dizisinden ki oyunculuğu harika.. beren saati de biliyosunuz bi yarışmada birinci olmuştu yanılmıyorsam.. bi izleyin bakalım beğenecek misiniz?fikirlerinizi merak ediyorum.. cuma akşamları saat 22:45'te atv ekranlarındaa.. reklamları bitirdiğime göre, postuma da noktayı koyabilirim.. kendinize iyi bakın.. benim gibi grip olmaktan kendinizi koruyun..

23 Kasım 2006 Perşembe

ölç ölç bitmez ki bu cami..

selamlarr..
az önce post yazasım geldi.. bugün ne yaptım bi yazayım dedim..
bugün okul yoktu.. o yüzden arkadaşım papatyayla birlikte beykoza gittik.. rölöve dersim için ölçümler yaptık, çizdik uğraştık durduk.. yalnız kaç haftadır gidiyoruz ölçü almak için.. ama bi türlü bitmiyor.. hoca her derste -gidin orayı da ölçün, gidin şuranın resmini çekin..- diyip duruyo..anlicanız bitmio yani..
hocanın isteği üzerine minareye girelim dedik, ama müezzin izin vermedi.. sadece girişinden bakıp bi kaç bir şey ölçtük..izin vermemesinin nedeni de çok dar olmasıymış, hem de çok pismiş.. ben aslında çok hevesliydim.. şerefeye çıkıp boğaz manzarasını çekmek isterdim ama olmadı :(
bu arada camii çok soğuktu, donduk soğuktan.. işimiz bitip de çıkınca dışarda daha sıcak bi hava olduğunu farkettik..
neyse saat 5 gibiydi çıktık camiden, bindik otobüsümüze, üsküdara geldik.. üsküdardan kadıköyee, ordan da evime geldim 1,5 saat sonra..
bu arada bilen bilir bostancı acayip bir yol çalışması durumu var.. duyduğuma göre altbostancı taraflarında E5'e doğru bi tünel yapılıcakmış, umarım doğrudur.. hiç olmazda buraların trafiği rahatlamış olur..
yalnız sinir olduğum bi nokta var.. okula gidip gelirken çalışmaların olduğu yollardan gidip geliyorum.. aynı yoldan gelen insanların bazıları konuşuyo..- yok efendimm ne kadar kötü olmuşş bu yol.. perişan ettiler trafiği.. mahvettiler koskoca caddeyi..- gibi yani çalışma var tabiki trafiği aksatıcak, tabiki biraz çile çekilicek... adamlar sanki keyiflerinden yapıyorlar.. yarın öbür gün trafik iyice kitlenmesin diye yapılıyo bunlar.. ama nedense bi türlü anlamak istemiyo bizim insanlar.. Allah akıl fikir versin..
neyse kısaca bu derdimi de yazdığıma göre postuma son verebilirim.. kendinize çok iyi bakın.. beni yorumsuz bırakmayın..

22 Kasım 2006 Çarşamba

Şaştım kaldımm yaa.. ;(

herkese merhabalar..
bu blogu yazmamın amacı hem maksat bişiler yazmak, hem de mailımla ilgili olan bir sorunu sizinle paylaşmak istememdir..
bu olayı akşam internete girince serradan öğrendim.. benim mail adresimden listemdeki bir çok kişiye saçma sapan bi mail gönderilmiş, hem de 2'şer kez.. hatta daha sonra bazı maillere gitmeyince benim mailıma geri gelmiş.. ben o geri gelen mailler vasıtasıyla içeriğini gördüm.. içinde papayla ilgili garip resimler vardı..
nedir ne değildir anlamadım... birileri mailımı ele mi geçirdiler onu da bilemedim..
başka bir arkadaşımdan da öğrendiğim kadarıyla bugün akşama doğru atılmış mailler.. arkadaşım aynı maildan 2 kez gönderildiğini görünce açmamış , virüslüdür diye.. umarım öyle bişi yoktur.. size bi zarar gelsin istemem doğrusu..
bana bu konuda yardım ederseniz çok memnun olurum... veya ne olabilir diye bir fikri olan varsa yine memnun olurum.. aydınlatın benii :(
görüşmek üzere..

14 Kasım 2006 Salı

...köprüüdenn geçtii kübiii, köprüdenn... ;)

evet başlıktan anlayacağınız gibi bugün köprüden geçtim.. yani ilk kez arabada sürücü olarak bulunaraktan karşıya geçtim...
saat 11 de evden çiktim, bostancıdan arkadaşim merve şekeri aldım.. sonraa doğruu çevreyoluna çiktik.. ordan da ver elini boğaziçi köprüsü..
köprüye giden yolda, bir de beşiktaşta çok trafik vardı; ama yine de hamdolsun zorluk çekmedim.. kabataşta bizim okulun yakınında bi otoparka arabayı park ettikten sonra okula gittik..3 saatlik dersimizin ardından tekrar arabamıza doğru yola aldık.. otopark ücretimizi görevliye teslim ettik.. ardından beşiktaşa doğru yola koyulduk.. yalnız boğaziçi köprüsünden dönemedik, çünkü ogs veya kgsmiz yoktu.. biz de mecburen 2. köprüden dönmek zorunda kaldık.. yalnız bu kadar mı uzun olur bir yol yaa.. git git bitmiyorr, gerçi asıl uzun yolu köprüden geçtikten sonra gördüm.. neyse bu arada merve bana hem tabelaları okudu, hem de fotoğraf çekti :) ee nede olsa sayfaya resim lazım.. merve de bu yüzden arada tabelacı, arada fotocu oldu.. sağolsun co-pilotluğu çok iyiydi.. köprüden geçtikten sonra bir sürü kamyonun arasında kalınca ben panikledim; ama merve de tık yoktu.. ya gerçekten yoktu ya da bana numara yaptı..
neyse uzunn yollardan geçtikten sonra içerenköy carrefourun orda merveyi bıraktım.. zaten çok sürmedi ben de bostancıya gelmiş bulundum.. annem o sırada fatma yengemin evindeydi.. ben de gidim istedim.. malum fatma yengem yeni evine taşindı bir kaç gün önce.. yeni ev ne de olsa, pek bir güzel olmuş maşallah.. resimlerini çekmedim henüz tam toparlanmamışlardı.. belki ilerleyen günlerde bir iki kare çekerim :)
saat 5 gibi kalktık, eve geldik.. ben arabayı park edip dükkana babamın yanına uğradım.. okuldan geldiğimi söyleyince inanmadı bir türlü.. sabah giderken ona söylememiştim, panik olmasın diye.. bu sefer de inandıramadım.. :))
işte böylee.. bu arada 2-3 gün önce annemin arkadaşi yasemin ablanın kızı gülnihal rica etmişti bunu yazmamı; ama bugüne kısmetmiş..
haberlerde mutlaka hepiniz duydunuz.. bazı insan olarak nitelendiremeyeceğim yaratıklar, küçücük, masum çocuklari kendi sapık saçmalalıklarında kullanıyorlar.. televizyonda duyuyoruz, tecavüzler, pornolar..vs.. işte bu korkunç olaylara, gülnihalin abisi ve arkadaşlarıyla bir tepki vermek için yukarıda gördüğünüz resmi hazırlamışlar.. paylaşmamı istediler.. ben de paylamış oldum böylece..
hadi kendinize iyi bakın.. görüşmek üzere...

9 Kasım 2006 Perşembe

iyi kii doğdunn teyzeee....

bugün sema teyzemin doğum gününü kutlamak için, 1 hafta önceden kararlaştırdığımız üzere efnan teyzeme gittik.. bütün teyzeler(hatice teyzem hariç) ve fatma yengem ordaydı..

teysem gelince biz salona kaçtık, kapıyı da kapattık.. sema teysem salona girdiği gibi biz başladıkk "mutluu yıllarrr semaaa" demeye.. çok şaşırdı, şok oldu.. bayaa bir sürpriz oldu kendisine, zira kendisi de çok farkında değilmiş doğum günü olduğunu :)
sonra sofraya geçtik, sema teyzem, efnan teyzemin elleriyle yaptığı doğum günü pastasını kesti.. ardından oturduk, sofradakileri lezzetlerden yedik.. sohbet ettik.. amerikadaki kızlarımızı yaad ettik.. arattılar kendilerini.. inşallahh onlar gelince de çok eğleneceğiz..
en sonunda bir resim çekelim dedik hatıra olsun diye.. tabi ben yokum, çeken şahıs olarak..
maşallahh deyinn millett.. mutluluğumuza nazarr değmesinn.. ;))
Allah'a emanet olunn..

5 Kasım 2006 Pazar

avrasya maratonundaydık..


evettt.. başlıkta da okuduğunuz üzere, avrasya maratonundaydık.. bu sabah erkenden çıktım, önce kadıköye ordan da altunizadeye gittim..
annem ve havva teyzem dün akşam ümraniyede kaldığı için onlar ufuk yengeleri de alıp o taraftan geldiler..

annemleri beklerken ben de altunizade köprüsü üzerinden halk maratonuna start verilişini izledim.. yandaki kalabalık onun kalabalığı oluyor..


neyse yürüyüşümüz çok zevkli geçti.. yalnız köprünün üstünde soğuktan donduk resmen.. bir ara burnumla ellerimi hissetmemeye başlamıştım ki zaten köprüyü geçtik ve biraz olsun ısındım.. toplam 2,5-3 saatte bitirdik biz.. sallana sallana yine iyi bir derece yaptık kendi çapımızda..

2 tane yaşlı dede gördük maratonda.. ikisi de eşofmanları çekmiş yürüyorlardı, yalnız bitanesi çok ilginç bir tipti.. üzerindeki tshirtte 'yaş 77 ama iş bitmemiş' yazıyordu. hakkaten de bitmediği belliydi.. bi yandan poz veriyordu kameralara bi yandan da elindeki radyoda çalan müziklere eşlik ediyordu danslarıyla :D komik bir tipti yani..
maraton bittikten sonra numarası olanlar hemen gittiler madalyalarını ve tshirtlerini aldılar; ama bizim numaramız yoktu.. sonra taksimde bir amca bana 3 tane madalya verdi, tayyiple senaya da vermiş 5-6 tane.. adam o kdr madalya dağıttı ama hala bi poşet dolusu vardı elinde.. nasıl toplamış o kadar madalyayı anlamadım.. neyse üzümünü yedik, bağını sormadık..

ben de olan resimleri sizinle paylaşmış bulundum burada.. tayyip iyi fotoculuk yaptı ama henüz çektiklerini görmüş değilim.. bakalım orada güzel bişiler bulursam yine koyarım buraya.. kendinize iyi bakın... seneye artık Allah nasip ederse, havada güzel olursa daha kalabalık ekiple gideriz de geçeriz köprüden..

3 Kasım 2006 Cuma

yemek bloglarına özendimm ;))

merhaba.. blogumu güncellemek için hiç bir fırsatı kaçırmayarak yemek bloglarına özendim bugün.. başlayalım bakalımm..
bugün annemle birlikte babanneme gidicektik, elimiz boş gitmeyelim diye, açma yaptık.. dün annem arkadaşı Gülersin Abla'daydı, tarifini oradan aldığı zeytinli açmayı yaptık.. madem bişi yapmış bulunduk tarifini de sizinle paylaşayım dedim...

..malzemeler..
  • 2 su bardağı süt
  • 1,5 su bardağı sıvıyağ
  • 4 yumurta akı (sarısını üzerine sürmek üzere ayırıyoruz)
  • 1 paket yaş maya
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • un
  • zeytin ezmesi
..yapılışı..

bu malzemeleri karıştırıyoruz bir güzel :) unu eklerken de şuna dikkat ediyoruz, hamurumuz yumuşacık olcak, artık siz ona göre ekleyin.. mayalı hamur nasıl olur benden daha iyi bilirsiniz siz..
hamuru yoğurma işlemimiz bittikten sonra mayalanması için 30-60 dakika arası bekletiyoruz.. mayalanan hamurumuzdan ceviz büyüklüğünde parçalara ayırıyoruz ve yukarıdaki resimde görüldüğü üzere daire şeklinde açıp, üzerine önce sıvıyağ daha sonra da zeytin ezmesini sürüyoruz..

daha sonra hamurumuzu rulo şeklinde sarıyoruz ve iki ucunu birleştirecek şekilde buruyoruz.. tepsiye dizdiğimiz açmalarımızın üstüne yumurta sarısını sürüyoruz.. ardından çörek otu serpiyoruz.. 175 derecede üstü kızarıncaya kadar da pişiriyoruz..
açma tarifimiz burada bitiyorr.. diğer bir mevzuya geçiyoruzz..


kardeşim enes bugün tüyap kitap fuarına gitti sınıfıyla birlikte.. bir kaç kitap siparişi vermiştim derslerle alakalı, onları almış.. hatta aşka gelmiş birsürü kitap almış kendisi.. akşam gelip de kitapları gösterince, özendim keşke ben de gitmeseymişim dedim.. pazara kadar açık ama gidemem kii.. neyse ben size kitapların resimlerini çektim yine malzeme olsun bloguma diyerekten :) şimdi ben bu kitapları okumalıyım.. sonra görüşmek üzere.. beni yorumsuz bırakmayın..

2 Kasım 2006 Perşembe

bloga video ekleme -yoğun istek üzerine-

evett... sonunda açıklıyorum.. artık herkesin blogunda videolarr olucakk..
anlatacaklarımı adım adım uygularsanız, zannediyorum ki artık siz de videolu blogculardan olacaksınız :)
başlıyorumm...



1.adım: önce pcnizde yüklü olan videoyu internete upload etmeniz gerekir.. ben upload işlemi için YouTube'yi kullanıyorum.. YouTube sitesini kullanabilmeniz için öncelikle, bir hesap açtırmalısınız.. hesabınızın olduğunu varsayarak o aşamaları es geçiyorum... yukardaki resimde de belirtmeye çalıştığım gibi upload kısmından, yönergeleri izleyerek videomuzu siteye ekliyoruz.. bu konuda sorun yaşanırsa, müracaat kabul edebilirim :p


2.adım: şimdi yüklenmiş olan videomuzu, sitemize eklemek için gerekli olan linki alacağız.. videonun sağ tarafında Embed bölümündeki yazıyı sitemize yapıştırmak üzere kopyalıyoruz.. vee Youtube ile işimiz bitmiş oluyor.. şimdi geliyoruzz asıl bloga ekleme bölümüne..


3.adım: blogumuzda postumuzu yazdığımız sayfada yukarıda edit html ve compose yazılarını görüyoruz.. normalde yazılarımızı composedan yazıyoruz.. fakat kopyaladığımız kodu Edit Html bölümüne girip, orada müsait bir yere yapıştırıyoruz..



4. adım: yapıştırma işlemini gerçekleştirdikten sonra, aşağıda zaten tanıdık olduğunuz Publish sekmesine tıklayıp postumuzu yayınlamış oluyoruz..


işte bu da videomuzz... umarım faydalı olur yazdıklarım.. hiç olmazsa bir fikriniz olmuş olur dimi ;) bi sorun olursa ben burdayım, her zaman beklerim..

28 Ekim 2006 Cumartesi

mehmethann blog dünyasına düştü...


http://motofans2.blogspot.com/
adresinden mehmetin bloguna ulaşabilirsiniz.. ilk post olarak çalışmalarını paylaşmış.. ben hepsine bayıldım.. siz de bir girin bakın derim.. yorumları da eksik etmeyin ;))

27 Ekim 2006 Cuma

Allah'tan..!!

mail olarak gelmişti.. hoşuma gitti.. sizinle paylaşmak istedim..

"...çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı
döveriz, "he masa ehhhh sen niye orada duruyorsun" diye. Çocuk masa orada
durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur."
Malum...
Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara 160
Kilometre
hız yaptırdılar. İlk virajda sizlere ömür... Kimin üstüne kaldı?
- Makinistin...!!!
Mersin'de bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar,
Panzere molotof... Memleket ayağa kalktı.
Kimin yüzündenmiş?
-İki veled... !!!

Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde sakin bir
kasabaydı, Susurluk...
İçişleri Bakanlığı, MİT, Jitem, generaller, özel tim polisleri,
kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri, işadamları... Bin kişi falan
yargılandı. Her şey kimin başının altından çıkmış?
-Yeşil'in...!!!

Deprem oldu... 7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on
binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık?
-Veli Göçer'i...!!!

Edirne'de bebeler şakır şakır öldü... Hiç utanmadan bisküvi kolilerine koyup, gömdüler. "Araştırdık, ihmal yok" dediler.
Peki neden öldü bu yavrular?
- Klima'dan...!!! Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima. ..!!!
Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne değişti?
-Kapağın rengi...!!!
Sanal "sorumlumuz" bile var...
Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor.
-Trafik Canavarı'ndan...!!!
Dolar patlarsa?
-Enflasyon Canavarı'ndan... !!!
Hatta "sorumlu olmayan sorumlumuz" da var...
Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim?
-Takıma alınmayan Hakan...!!!

Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz...
-Sinekten... !!!

Deli dana geliyor.
-İnekten...!!!

Millet hormonlu diye tavuk yemiyor.
- Erman Toroğlu' ndan...!!!

Evleri su basıyor?
-Yağmurdan...!!!

Ormanlar yanıyor.
- Sigaradan...!!!

Gemi batıyor.
- Dalgadan...!!!

İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor?
-Rahmetli pilottan...!!!

Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz?

Allah'tan...!!!

25 Ekim 2006 Çarşamba

bayramlık postumm..

evet efendimm.. bayram günlerimiz bayatlamadan hemen post haline dönüştüreyim dimi??
bayramın birinci günü sabah erkenden çıktık, fehiman teyzemleri alıp ananemin mezarına topkapıya gittik.. bizden hemen sora dayımlar, sema teyzem ve efoş teyzem geldi.. mezarlık ziyaretimizden sonra dayımlara oturmaya gittik.. fatma yengemin leziz ikramlarından yedikten sonra evlerimize dağıldık..
eve geldik.. süleyman abi ve imge abla geldiler bayram ziyaretine.. onlar kalktıktan sonra biz de hazırlanıp babannemlere gittik.. filiz yengemler ve fatma yengemler oradaydılar.. büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpüp bayramlaştık.. babannemden çiktiktan sonra merve bizi üsküdara götürdü.. aslında maltepe diye çikmistik başta; ama sonra bir an da kendimizi üsküdarda bulduk.. tabi bu arada trafiğe takıldık.. 1 saat kadar süren yolculuğumuz sonunda üsküdardaydik.. oturup bi yerde yemek yedik, sonra madoda tatlılarımızı yedik..
birinci günümüz eve dönüşümüzle sona ermiş bulundu..
bayramın ikinci günü, sabah yine erkenden kalktık.. bu sefer yolculuk tekirdağa büyük teyzemiz zehra vanlıya doğru idi.. havva teyzemin orda toplandık, sema teyzemin arabasına doluştuk.. 2-2,5 saat sonra zehra teyzelerdeydik.. sema teyzemin de postunda belirtmiş olduğu üzere, yusuf amca ve zehra teyzenin sohbetine bayıldık.. sonra sümeyye ablayla zehra teyzenin yaptığı nefis yemeklerden yedik.. akşam üstü kalktık, yola çiktik.. dönüşte teyzem radyoyu açmıştı.. karadenizin sesi radyosunu, 93.3.. ceyhun diye birinin programı vardı, onu dinliye dinliye geldik.. sora dedik bu programa mesaj yollayalım.. mesajı yazdım, sonuna da kübra ve karaali kızlarından diye ekledim.. mesajı yolladığımda radyoda bir türkü çaliyordu, adam birden "kübraaaaaa, karaali kızlarrııııı" diye bağırınca biz bir şok oldukk.. ve gülmekten öldük.. ee baktık ki mesajlarımız okunuyo, ee ben durur muyum? yolladım 1-2 tane daha.. hepsini de okudu.. biz tabi görgüsüzler olarak çok sevindik bu duruma.. ama çok da güzel oldu.. yoksa o köprü trafiği bitmek bilmezdi..
gelelimm bayramın son gününee.. bu sabah erkenden amcamlarla birlikte karşiya büyük halaya gittik.. çok fazla oturmadık, trafiğe kalmadan geri döndük.. rölöve dersim için metre almam gerekiyordu, o yüzden betülle beraber sahildeki koçtaşa gitmeye karar verdik.. tam koçtaşa ışıklardan döneceğiz, ışıklarda bekliyoruz ki hemen arkamızda bir ses, dikiz aynasına baktığımda arkadaki arabaya, arkadan vurulduğunu gördüm, ondan 1 saniye sonra da benim arkadaki araba bana vurdu.. evet yanlış okumadınız gerçekten bir zincirleme kazanın ortasına düştüm.. çiktik hemen arabadan, hamdolsun bizim arabada bişiycikler yoktu.. arkamdaki arabanın ön tarafında çok az bişi vardı.. asıl hasar en arkadaki arabadaydı.. ben gitmek istedim ama kazaya karışmış bulunduğum için gidemedim.. polis geldi kenara çekti bizi.. sonraa ne oldu bilin bakalım??? alkolmetreye pufffladım.. ama çok enteresandır ki alkollü çikmadim :p
neyse raporlar tutuldu falan.. bu arada polis memurlarından biri bana çok enteresan bir şey söyledi.. şöyle ki; arabanın arka tarafında çok önceden olmuş ufacık bir göçük vardı.. polis bey o göçüğü de aradan çikartabilecegimizi ima etti.. ben bir şaşirdım, dedim yok daha neler.. hakkına giremem ben falan dedim, cevaben de iyi sen bilirsin gibi bir cümle duydum.. bu arada yarına fakslamam gereken belgeler varmış onun için faks numarasını aldım arkadaki sürücünün.. Allah daha beterinden korusun diyerek olay mahallinden ayrıldık..
hedefimiz olan koçtaşa vardık, ben metre aldım, betül de kutu aldı kendisine.. fazla oyalanmadan çiktik.. bu arada eve gelirken yine karadenizin sesi radyosunu dinliyorduk.. ve yine ceyhun bey yayındaydı.. betül bir mesaj çekti, sonuna da betül ve kübra yazdı.. mesajımızı yine okudular tabiki.. ve ilginç olan hemen tanıdı beni.. dün akşam ki köprüdeki fanatiklerim bunlar dedi :)) biraz sonra sema teyzemden bir mesaj duyduk.. anlayacağınız biz artık hep ordayız.. siz de gelin zevkli oluyor cidden :))
işte böylee... benden bu kadar. bu bayramı da bitirdik.. Allah daha nice bayramlara hep beraber erişmeyi nasip etsin.. Allah'a emanet olun.. görüşmez üzere..

22 Ekim 2006 Pazar

bayram tebriği...

RAMAZAN BAYRAMI BEREKETİYLE, BOLLUĞUYLA GELSİN, TÜM İNSANLIK İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLSUN. HEPİNİZİN BAYRAMI KUTLU OLSUN.. NİCE MUTLU BAYRAMLARI HEP BERABER GÖRMEK DİLEĞİYLE..
BÜYÜKLERİN ELLERİNDEN KÜÇÜKLERİN GÖZLERİNDEN ÖPERİM..


15 Ekim 2006 Pazar

hoşgeldiniz efendimm - أَهْلاً يَا سَيِّدي


Herkese merhabalar.. epeydir post yazmıyordum; çünkü okula gidip, eve dönmekten başka bir şey yapmadığım için yazacak değişik bir şeyler de bulamadım haliyle.. şimdi elimde geçen gün çektiğim birkaç resim olunca, ziyan olmasın, bari sizinle paylaşayım dedim.

Dün annemle birlikte kuzguncuk, beylerbeyi, kandilli ve anadolu hisarı turuna çıktık.. Mimari Rölöve-1 dersim için bir kaç eski yapının resimlerini çekmem gerekiyordu..

aslında önce bu dersten bahsedeyim biraz.. 2 kişilik gruplar halinde çalışacağız bu derste.. önce bizim fotoğraflarını çektiğimiz yapılardan birini grup hocamız seçecek.. daha sonra biz gidip o yapının, tabir-i caizse ıcığını cıcığını elimizde metreyle ölçüp, sonra bu ölçülere göre çizimlerini yapacağız.. önce grup arkadaşım karşı taraftaki iskeleleri fotoğrafladı, ben de anadolu yakasındakilere bakmak için, annemle beraber bu geziye çıktım..

tabi bu arada yapıların resimlerinin yanı sıra, boğazın da resimlerini çektim.. böylece bloguma da malzeme bulmuş oldum :)) buraları tabi ki daha önceden görmüştüm ama hep arabayla geçip gitmiştim.. hatta en son, yazın sema teyzemin evine giderken, otobüsle geçmiştim.. o da ayrı bi kaybolma olayımdır zaten.. hiç girmeyeyim oraya :))

neyse keşke vaktimiz daha çok olsaydı da oturup saatlerce deniz kenarında boğazı seyretseydik dedim .. ama malum iftar saati trafiğe kalmamak gerekiyor.. biz de çabucak işe koyulduk.. kandilli ve anadoluhisarı vapur iskelelerinin, daha sonra da o civarda bulduğum üç tane küçük caminin fotoğraflarını çektim..buyrun onlardan da bir kaç resim göstereyim..


bu arada söylemden geçemeyeceğim, hafta sonları ismek'e arapça kursuna gidiyorum.. bugün ikinci dersimizdi.. çok güzel geçiyor şimdilik.. arapça öğrenmeye de hevesliyim, inşallah öğrenebilirim.. yalnız sınıfımızda o kadar farklı yaş grupları var ki, açıkçası hem şaşırdım, hem sevindim.. 60-65 yaşlarında - ki genelde bizimkiler bu yaşlarda genelde benden her şey geçti deyip kenara çekilirler - amcalar, teyzeler var.. tabi benim yaşımda insanlar da var; ama yaşça büyük olanların orda olması çok hoşuma gitti.. evde boş boş oturmak yerine, gelmişler ne öğrensem bana kar demişler.. çok da istekliler maşallah.. keşke hepimiz ilerde öyle olabilsek.. işte böyle, şimdi de arapçaya merak saldım.. Allah muvaffak eyler inşallah. ;) okulda öğrendiğim ingilizceyle bir çeyrek insan olmuşumdur ancak belki arapçayı öğrenince yarım insan olabilirim :)) hımm şimdi düşünüyorum bir kaç bir şey yazsam arapça diye; ama basit kelime kalıplarından başka bir şey öğrenmedik daha.. ilerde inşallah tüm postu arapça yazarım :)
neyse şimdilik bu kadar, benden.. kendinize çok iyi bakın.. measselameh(selametle) diyip bitireyim..

30 Aralık 2006 Cumartesi

100. postum :)

yarın hem Kurban Bayramı, hem de 2006 yılının son günü.. ben de buradan kutlayayım dedim.. Herkesin Kurban Bayram'ını ve yeni yılını kutlarım.. umarım 2007 yılında hepimiz çok mutlu ve huzurlu oluruz.. Allah'a emanet olun..

bu arada şimdi farkettim şu an okuduğunuz sayfamdaki 100. post.. bu da hayırlı uğurlu olsun camiamıza :p

24 Aralık 2006 Pazar

canım kuzenimm iyi ki varsın...


bugün bitanecik kuzenim Serra'mın doğum günü.. Serracım yeni yaşın hayırlı olsun.. inşallah 20-30-40-50 sene sonra yine hepberaber oluruz böyle... şimdi belki yanyana değiliz, ama biliyorum ki biz ne kadar uzak olsak da, kalplerimiz yakındır.. aslında senin için çok şey yazabilirim, ama gerek yok diye düşünüyorum.. seni çok seven bir kuzenin olduğunu aklından çıkarma... tekrar doğum gününü kutlarım..
Sevgilerle..

22 Aralık 2006 Cuma

İstanbul'da Şam Kültür Günleri..

çarşamba günü okul dönüşünde, annemin ısrarları üzerine bostancı gösteri merkezine gittik.. kursta duymuş, şam'dan bir dans grubu geliyormuş.. yaklaşık bir haftadır bu ve buna benzer etkinlikler devam ediyormuş.. bu etkinlikleri İstanbul Belediyesi ve Şam Valiliği ortak olarak yürütüyormuş.. detaylı bilgi için burdan.. neyse efendim biz gösteri merkezindeki yerlerimizi aldık.. saat 9 gibi gösteri başladı..
ama nasıl bir gösterii bu kadar hareketli, bu kadar renkli bir dans gösterisi görmemiştim.. zaten bir de anadolu ateşine gitmişliğim var ya neyse :) bu yüzden onunla kıyaslayabileceğim.. anadolu ateşinden daha cıvıl cıvıldı kostümler ve sahne.. resimleri buraya ekliyorum; ama biliyorum çok aydınlatıcı olmayacak.. arapça olarak hikaye anlatılıyordu danslarla birlikte, tabi benim azıcık arapçamla hiç bir şey anlayamadım.. aklıma fehiman teyzem geldi.. o olsaydı çok severdi, özellikle arapça olduğu için.. velhasılıı güzel bir dans gösterisi izlemiş oldum annem sayesinde..
bu arada gösteriden çektiğim bir parça videoyu izlemek isterseniz buyrun..

bugün de okul çıkışı lütfiye ile birlikte taksime çıktık, niyetimiz orada ayrılıp evlerimize dağılmaktı ama ben meydanda şam sokağını görünce hemen çekiştirdim lütfişi :)) sokak dediğim aslında küçük bir çadır kurmuşlar içine de küçük küçük dükkanlar kurmuşlar.. bazıları hediyelik eşya satıyordu, bazıları da Şam'a özgü yiyeceklerden dağıtıyordu.. türmus diye birşey yedik mesela.. böyle nohut ile fasulye arasında birşey, suda haşlamışlar sanırım.. üzerine de kekik kimyon tarzı baharat döküp, öylece servis ediyorlar.. biz öylece attık ağzımıza çiğniyoruz.. meğer posasını çıkarıp içini yemek gerekiyormuş. suriyeli bir adam bizi cahil görünce hemen gösterdi nasıl yenilceğini :)

daha sonra adını bilmediğim bi tatlı verdiler elimize.. aslında kuyruk vardı o tatlı için.. biz de kuyruğu görünce vazgeçmiştik.. sonra yine suriyeli biri kendi tatlısını 3 parçaya böldü 2sini bize verdi diğer parçayı da kendi yedi.. şaşırdık önce istemedik ama ısrar edince kıramadık.. bu böyle nasıl bi tatlı bu parçalara ayrılıyor diyeceksiniz.. bunu diyeceğinizi bildiğim için yine fotoğraf çektim tabi :D gördüğünüz tatlı nasıl yapılıyor göremedik, ama birinden duyduğuma göre sac üzerinde kızartılıyormuş sanırım.. üzerine de pekmeze benzer şekerli birşey akıtmışlardı..
biz çok beğendik.. lezzetliydii..
içerde biraz daha gezindikten sonra dışarı çıktık ve lütfişle yollarımızı ayırıp evlerimize doğru yola koyulduk..
evett Şam'dan izlenimlerim bu kadar :)
bu arada yarın yolunuz Taksim'e düşerse bir uğrayın isterseniz.. sanırım yarın etkinliğin son günü.. benden söylemesi..
Allah'a emanetsiniz..

19 Aralık 2006 Salı

iyi kii doğdun Eness...


evett bugün kardeşim Enes'in doğum günü.. bugün 17'sini bitirdi, 18'ine adım atmış bulundu cnmm kardeşim..

zaman zaman çok didişsek de kardeşim olduğundan mıdır nedir pek bi severim keretayı :p insanın kardeşi olması çok güzel bir duygu, iyiki anacıımm O'nu da doğurmuş.. Enes olmasaydı heralde çok boş olurdu hayatım.. Onunla kavga ederken bile mutlu oluyorum, her ne kadar zaman zaman beni sinir etse de.. :D iyi ki varsın Eness, iyi ki kardeşimsin..

Allah'tan kardeşime uzunn, sevdikleriyle birlikte, hayırlı bir ömür diliyorum..

bu arada yukarıda gördüğünüz resim, epey eskii.. 12-13 yıl önceki bir büyükada gezisinde çekilmiştir.. Enes'in çok sevdiğim bir resmidir..

18 Aralık 2006 Pazartesi

Kiwi..

çok hoşuma gitti bu video, Enes izletti bugün.. sizinle de paylaşmak istedim..
garibim, uçmak için neler yapıyor... hem de hayatı pahasına.. :(
bu arada düzeltme yapmak istiyorum.. kiwi bir kuş çeşidiymiş; fakat uçamayan bir kuşmuş..

15 Aralık 2006 Cuma

2 yeni blog daha..

evett yeni blogları her zaman size burdan duyurmaya çalışmışımdır...
bahsettiğim blogların biri Efnan teyzeme, diğeri de Hatice teyzeme ait.. artık onlar da blog dünyasının bir parçası.. burdan her ikisini de tebrik ederim.. ikisinin de blogları henüz çok yeni.. tabiki içeriklerini zamanla geliştircekler.. ziyaret eder, yorum yazarsanız, çok memnun olucaklar..
bu arada teyzelerim, bakın bu kadar meşhur bir sitede bedavaya reklamınızı yapıyorum :pp kıymetimi bilin :D
sevgiler..
http://morgulmobilya.blogspot.com >> Efnan Teyzemin blogu..
http://newport.blogcu.com/ >> Hatice Teyzemin blogu..

14 Aralık 2006 Perşembe

Elif'i de nişanladık..

aslında nerdeyse bi hafta oldu; ama ben yazmayı unutmuşum.. bu olayı da atlamamalıyım diye düşündüğüm için, şimdi yazıyorum..
geçtiğimiz cumartesi akşamı Fethipaşa korusundaki Dilruba restarantta nişanı oldu Elif'in.. çok güzel bi nişandı.. herşey çok güzeldi.. teyzemler, bütün akrabalar hep ordaydı.. güzel oluyo böyle nişanlar, nikahlar.. herkesi görebiliyoruzz sayesinde..

yukarıda resimlerini görüyoruz, çiftimizin..
Allah mesut bahtiyar etsin şimdiden.. hayırlısıyla tamamına erdirsin inşallah..

11 Aralık 2006 Pazartesi

birazz üşüyelim mii??

ne zamandır post yazmadığımı görünce, bişiler eklemem gerektiğini düşündüm.. ama yazıcak pek bişiyim de yok ne yazıkkii.. işte bugün bir tane vizem vardı.. çizimli mizimlii bişiydi.. öle bişilerr çiziktirip çıktım.. böyle önemsemiyomuş gibi davrandığıma bakmayın, önemli bi ders aslında.. inşallah geçerim... duanızı eksik etmeyin.. bu postumda da, hazır kış havaları gelirken ben önceden içinizi üşüteyim dedimm( iç ısınması oluo da üşütmesi oluo muydu bilemedim :))
neyse hadii sizee iyi üşümelerr.. ;)






3 Aralık 2006 Pazar

Boll Resimlii..

aslında bu postu dün akşam yazıcaktım; ama devamlı hatalı açıldı sayfa.. nihayet bu sabah düzeldi de adada çektiğim resimleri yayınlayabilicem.. fazla yazı yazmicam, önceden belirtiyim..


Merve ile 9:30 vapuruna bindik, adaya doğru yola koyulduk.. saat 10 gibi adaya vardık.. üstteki adaya yanaşırken çektiğimiz iskele fotoğrafı..

>><<



bu da hemen meydandaki princess otel.. panoromik çektim bu resmi, güzel oldu ama dimi??Lütfiye'nin sirkeciden gelmesini beklerken çektik.. Lütfiş de bizden yarım saat sonra geldi, ve turumuz başlamış oldu..

>><<




adada özelllike çankaya caddesi üzerinde eski evleri bulabileceğimizi internetten okumuştum.. biz de bu yüzden hiç faytonlarla uğraşmadan, yürüyelim dedik.. biraz yorulduk, ama değdii..

>><<


bu da nam-ı değer hatırla sevgili dizisinin çekildiği köşklerden birtanesii.. tabi çekimler

çoktann bitmişti..

>><<


yine dizimizde görülen diğer köşk.. oymaları, işlemeleri mükemmel diil mi?? ben bu köşkü çok beğendim.. bahçesine girmek istedik, ama evden gelen seslerden anladıkki içinde yaşayanları varmış.. biz de haliyle vazgeçtik..

>><<


bu resimde de biraz detay fotoğrafları olsun madem.. aslında daha çok resim var, hepsi de birbirinden güzel, ama bukadarı yeterli sanırım.. ;)

>><<


bizimm kızlarr.. umarım kızmazlar :)

>><<


ada turundan sonra eve geldim Betül ve Enesi alıp fatma yengeme çıktık.. bizim Ebrar'ın doğum günüydü.. gerçi biz pastayı kesmeye yetişemedik, ama annecim saolsun çekmiş resimleri.. ben de bir kare paylaşayım istedim.. Fatma yengemin ve Büşranın yaptığı tatlılardan, tuzlulardan, pastalardan yedik.. ellerine sağlık diyorum burdann.. Ebrar'ımın da 3. yaşını kutluyorum.. Allah uzun, hayırlı ömürler versin inşallah..

bu postumu da bu şekilde bitireyim izninizle.. ne zamandır hiç koymadığım kadar resim koydum.. ii oldu.. hadi yorumcular, sıra sizde ;)

2 Aralık 2006 Cumartesi

ada yolcusuu kalmasınn :p

efendim.. bugün büyükada yolcusuyum..
mimarlık tarihi dersinin ödevi için gidiyoruz arkadaşlarla.. çok güzel evlerin, köşklerin, camilerin resimlerini çekeceğiz.. ama çok da soğuk olucak,o yüzdn kalın kalın giyinicem.. zira hastayım, daha fena olmak istemiyorum..
saat 9 da vapura binip gidicem.. şimdi hazırlanmaya gidiyorum.. gelince orada çektiğim resimleri ekliicem..
kendinize iyi bakın??

30 Kasım 2006 Perşembe

İstanbul'da Trafik Kuralları [alıntıdır]

  • Yol verilmez, alınır. Eğer bir garajdan ya da otoparktan direkt yola çıkacaksanız, araçların size yol vermesini beklemek hayalcilik olur. Burada kural, bodoslama yola fırlamaktır. Merak etmeyin, hızla gelen araçlar "Zınk!" diye duracaklardır.
  • Mecbur kalmadıkça kimseye yol verilmez. Amaç ulaşılacak yere bir an önce varmaktır. Asla yol verilmez. Çok mecbur kalınırsa hafiften hız düşürülür. Yavaşlamanıza sebep olan araçlara bağırmak en tabiî hakkınızdır.
  • Yeşil ışığın yanması asla beklenmez. Işıklarda beklerken vites asla boşa alınmaz. Birinci vitese takılır ve bir ayak debriyajda tutularak araba bağırttırılır, iyi bir istanbullu yeşilin yanacağını hisseder ve yanmadan geçer. Yeşil ışık birkaç saniye sonra nasıl olsa yanacaktır. Eğer ışıkta bekleyen diğer araçlar sizin önünüzdeyse, sarı yanmadan koraya köküne kadar basılır ve "Hadi be, yürüsene!" diye bağırılır.
  • En sağ şerit emniyet şeridi değil, acelesi olanların şerididir. Eğer trafik tıkanmışsa en sağ şeritten huzur ve güven içerisinde gidebilirsiniz.
  • Sinyal vermek delikanlılığa sığmaz. Durmak isteyen veya dönüş yapmak isteyen istediği zamanda ve yerde durabilir ya da dönebilir. Arkadan gelen araçlar bunu altıncı hisleriyle hissetmelidirler. Hissedemezlerse arkadan vururlar ve suçlu duruma düşerler.
  • Ağır vasıtaların yeri en sol şerittir. Sadece onlar değil, bütün ticarî araçlar sol şeritten giderler. Küçük ve hafif binek otolar onlara her zaman yol vermeli ve saygıda kusur etmemelidirler.
  • Ambulanslar acelesi olanlar için faaliyet göstermektedir. Sirenlerini açmış, son hızla giden bir ambulans görürseniz hemen arkasına takılın. En kısa zamanda varacağınız yere ulaşırsınız. Bu son derece doğal ve sık başvurulan bir uygulamadır, zaten o ambulans da acil servise hasta değil, televizyondaki maça taraftar taşımakta veya Ramazan'daysa iftara oruçlu yetiştirmektedir.
  • Korna çalmak en tabu hakkınızdır. Onu sık sık kullanın. Dünyanın parasını verip fıstık gibi bir otomobil satın almışsınız. Kornasını yeteri sıklıkta çalmazsanız oksitlenme yapabilir. Ayrıca az korna çalanlar istanbul trafiğinde hemen farkedilir ve dışlanırlar. En son korna makamlarını minibüs şoförlerinden öğrenebilirsiniz.
  • Sollayacaksan önce sıkıştır. Bir araç sollanacaksa, arkadan sellektör yapılmalı ve aracın tamponuna değecek kadar yanaşılmalıdır. Böylece sollanacak kişi arkadakinin niyetini anlar ve kenara çekilir.
  • Yol çizgileri sollama zevkini artırmak için vardır, istanbul'da kesinlikle tek bir hat üzerine yol alınmaz. Devamlı şerit değiştirilerek sollama yapılır. Yoldaki çizgiler sollama yapmamızı kolaylaştırır.
  • Farlar hava iyice kararmadan yakılmaz. Gündüz vakti farlarını yakanlar olursa, diğer sürücüler tarafından anında uyarılırlar.
  • Selektör şoförün eli ayağıdır, her zaman kullanılmalıdır. Bazen bir teşekkür, bir uyarı, kızgınlık için sellektör yapmadan araç kullanan iyi şoför olamaz.
  • Bayan şoförlerin İstanbul'da trafiğe çıkmaya hakları yoktur. Erkek sürücüler her fırsatta bu kaideyi hatırlatmalı, bayan sürücüleri devamlı sıkıştırarak zor durumda bırakmalıdırlar. Bu kurallara dikkat edelim, uymayanları uyaralım.
  • İstanbul'da hız sınırlaması yoktur. Mahalle aralarında pati çekilip spin atılabilir, son sürat gidilebilir.
  • Sürücüler her zaman haklıdırlar. Yayalar yayalığını bilmeli, ona göre davranmalılar. Yaya geçidi, yayaların geçiş üstünlüğü gibi kavramlar İstanbul'da geçerli değildir.

28 Kasım 2006 Salı

çok hastayım..

herkese merhabalar..
bugün evdeyim.. sabah bi kalktım, feci, bir boğaz ağrısı, burun akıntısı.. zaten dün de boğazımda bi gariplik hissediyodum.. bugün tam anlamıyla grip oldum.. şimdi başım da ağrıyo biraz.. boğazımı sardım, battaniyenin altında oturuyorum.
boş oturmayayım, bişiler yazayım şu bloga dedim..
hazır bişiler yazmaya başlamışken, geçen haftasonu sinemadaki hayal kırıklığımı yazmadan geçemeyeceğim..
cumartesi günü kuzenim merveyle birlikte sinemaya gidelim dedik.. ben ilk aşk filmine gitmek istedim, merve de dondurmam gaymak'a.. dondurmam gaymak filminin seansı daha erken olduğu için, eve geç kalmayalım, hem de oscar aday adayı(!) olmuş bu filme gidelim dedik.. ilk yarıda çok sıkıldım.. ama hala ümidimi yitirmemiştim, zannettim ki aradan sonra biraz hareketlenir.. ama çok yanılmışım.. bi ara gözlerimi kapattım, uyumaya çalıştım, o derece yani..
tamam belki öyle filmden çok anlayan biri diilim, zaten bunlar da şahsi görüşlerim.. filmde sadece bir tane oyuncu olması, diğer geri kalanların muğla halkından olması ilgi çekici gelebiliyor; ama o kdr.. fazla amatör geldi bana.. bi de kamera çekimleri öldürdü beni.. sanki ben almışım elime kamerayı çekiyorum.. görüntü o kadar oynuyo ki bi ara korktum gözüm bozulacak diye.. neyse hayatımda gittiğim en sıkıcı filmi bu şekilde özetledikten sonra.. diğer bir mevzuya geçmek istiyorum..
şu sıralar, bilenler bilir.. bir diziye takmış durumdayım.. atvdeki " Hatırla Sevgili " dizisi.. nedense pek bi sevdim ben bu diziyi.. her gördüğüme de izlemesini söylüyorum.. geçenlerde ebruyla serranın izlemesine vesile oldum snrm.. ebru beğenmiş sanırım, ama serranın fikirlerini henüz öğrenemedim.. mihriye ablaya da izlettim internetteki videolarını, o da beğendi..
prodüksiyonla uzaktan yakından bi alakam yok; ama ne bilim siz de izleyin istiyorum bu güzel diziyi :)
"50'li yılların sonunda, İstanbul'da yaşanan hüzünlü bir aşk. Ve dönemin Türkiye'sine ışık tutacak bir hikaye. Muhteşem görüntüleri ve yakın geçmişimize ışık tutan öyküsüyle tüm Türkiye'nin dikkatini çeken dev bir yapım... " şeklinde tanıtılmış atvnin sitesinde, kesinlike katılıyorum.. :)
oyuncular çok güzel.. başroldeki delikanlıyı yani cansel elçin'i tanırsınız heralde kırık kanatlar dizisinden ki oyunculuğu harika.. beren saati de biliyosunuz bi yarışmada birinci olmuştu yanılmıyorsam.. bi izleyin bakalım beğenecek misiniz?fikirlerinizi merak ediyorum.. cuma akşamları saat 22:45'te atv ekranlarındaa.. reklamları bitirdiğime göre, postuma da noktayı koyabilirim.. kendinize iyi bakın.. benim gibi grip olmaktan kendinizi koruyun..

23 Kasım 2006 Perşembe

ölç ölç bitmez ki bu cami..

selamlarr..
az önce post yazasım geldi.. bugün ne yaptım bi yazayım dedim..
bugün okul yoktu.. o yüzden arkadaşım papatyayla birlikte beykoza gittik.. rölöve dersim için ölçümler yaptık, çizdik uğraştık durduk.. yalnız kaç haftadır gidiyoruz ölçü almak için.. ama bi türlü bitmiyor.. hoca her derste -gidin orayı da ölçün, gidin şuranın resmini çekin..- diyip duruyo..anlicanız bitmio yani..
hocanın isteği üzerine minareye girelim dedik, ama müezzin izin vermedi.. sadece girişinden bakıp bi kaç bir şey ölçtük..izin vermemesinin nedeni de çok dar olmasıymış, hem de çok pismiş.. ben aslında çok hevesliydim.. şerefeye çıkıp boğaz manzarasını çekmek isterdim ama olmadı :(
bu arada camii çok soğuktu, donduk soğuktan.. işimiz bitip de çıkınca dışarda daha sıcak bi hava olduğunu farkettik..
neyse saat 5 gibiydi çıktık camiden, bindik otobüsümüze, üsküdara geldik.. üsküdardan kadıköyee, ordan da evime geldim 1,5 saat sonra..
bu arada bilen bilir bostancı acayip bir yol çalışması durumu var.. duyduğuma göre altbostancı taraflarında E5'e doğru bi tünel yapılıcakmış, umarım doğrudur.. hiç olmazda buraların trafiği rahatlamış olur..
yalnız sinir olduğum bi nokta var.. okula gidip gelirken çalışmaların olduğu yollardan gidip geliyorum.. aynı yoldan gelen insanların bazıları konuşuyo..- yok efendimm ne kadar kötü olmuşş bu yol.. perişan ettiler trafiği.. mahvettiler koskoca caddeyi..- gibi yani çalışma var tabiki trafiği aksatıcak, tabiki biraz çile çekilicek... adamlar sanki keyiflerinden yapıyorlar.. yarın öbür gün trafik iyice kitlenmesin diye yapılıyo bunlar.. ama nedense bi türlü anlamak istemiyo bizim insanlar.. Allah akıl fikir versin..
neyse kısaca bu derdimi de yazdığıma göre postuma son verebilirim.. kendinize çok iyi bakın.. beni yorumsuz bırakmayın..

22 Kasım 2006 Çarşamba

Şaştım kaldımm yaa.. ;(

herkese merhabalar..
bu blogu yazmamın amacı hem maksat bişiler yazmak, hem de mailımla ilgili olan bir sorunu sizinle paylaşmak istememdir..
bu olayı akşam internete girince serradan öğrendim.. benim mail adresimden listemdeki bir çok kişiye saçma sapan bi mail gönderilmiş, hem de 2'şer kez.. hatta daha sonra bazı maillere gitmeyince benim mailıma geri gelmiş.. ben o geri gelen mailler vasıtasıyla içeriğini gördüm.. içinde papayla ilgili garip resimler vardı..
nedir ne değildir anlamadım... birileri mailımı ele mi geçirdiler onu da bilemedim..
başka bir arkadaşımdan da öğrendiğim kadarıyla bugün akşama doğru atılmış mailler.. arkadaşım aynı maildan 2 kez gönderildiğini görünce açmamış , virüslüdür diye.. umarım öyle bişi yoktur.. size bi zarar gelsin istemem doğrusu..
bana bu konuda yardım ederseniz çok memnun olurum... veya ne olabilir diye bir fikri olan varsa yine memnun olurum.. aydınlatın benii :(
görüşmek üzere..

14 Kasım 2006 Salı

...köprüüdenn geçtii kübiii, köprüdenn... ;)

evet başlıktan anlayacağınız gibi bugün köprüden geçtim.. yani ilk kez arabada sürücü olarak bulunaraktan karşıya geçtim...
saat 11 de evden çiktim, bostancıdan arkadaşim merve şekeri aldım.. sonraa doğruu çevreyoluna çiktik.. ordan da ver elini boğaziçi köprüsü..
köprüye giden yolda, bir de beşiktaşta çok trafik vardı; ama yine de hamdolsun zorluk çekmedim.. kabataşta bizim okulun yakınında bi otoparka arabayı park ettikten sonra okula gittik..3 saatlik dersimizin ardından tekrar arabamıza doğru yola aldık.. otopark ücretimizi görevliye teslim ettik.. ardından beşiktaşa doğru yola koyulduk.. yalnız boğaziçi köprüsünden dönemedik, çünkü ogs veya kgsmiz yoktu.. biz de mecburen 2. köprüden dönmek zorunda kaldık.. yalnız bu kadar mı uzun olur bir yol yaa.. git git bitmiyorr, gerçi asıl uzun yolu köprüden geçtikten sonra gördüm.. neyse bu arada merve bana hem tabelaları okudu, hem de fotoğraf çekti :) ee nede olsa sayfaya resim lazım.. merve de bu yüzden arada tabelacı, arada fotocu oldu.. sağolsun co-pilotluğu çok iyiydi.. köprüden geçtikten sonra bir sürü kamyonun arasında kalınca ben panikledim; ama merve de tık yoktu.. ya gerçekten yoktu ya da bana numara yaptı..
neyse uzunn yollardan geçtikten sonra içerenköy carrefourun orda merveyi bıraktım.. zaten çok sürmedi ben de bostancıya gelmiş bulundum.. annem o sırada fatma yengemin evindeydi.. ben de gidim istedim.. malum fatma yengem yeni evine taşindı bir kaç gün önce.. yeni ev ne de olsa, pek bir güzel olmuş maşallah.. resimlerini çekmedim henüz tam toparlanmamışlardı.. belki ilerleyen günlerde bir iki kare çekerim :)
saat 5 gibi kalktık, eve geldik.. ben arabayı park edip dükkana babamın yanına uğradım.. okuldan geldiğimi söyleyince inanmadı bir türlü.. sabah giderken ona söylememiştim, panik olmasın diye.. bu sefer de inandıramadım.. :))
işte böylee.. bu arada 2-3 gün önce annemin arkadaşi yasemin ablanın kızı gülnihal rica etmişti bunu yazmamı; ama bugüne kısmetmiş..
haberlerde mutlaka hepiniz duydunuz.. bazı insan olarak nitelendiremeyeceğim yaratıklar, küçücük, masum çocuklari kendi sapık saçmalalıklarında kullanıyorlar.. televizyonda duyuyoruz, tecavüzler, pornolar..vs.. işte bu korkunç olaylara, gülnihalin abisi ve arkadaşlarıyla bir tepki vermek için yukarıda gördüğünüz resmi hazırlamışlar.. paylaşmamı istediler.. ben de paylamış oldum böylece..
hadi kendinize iyi bakın.. görüşmek üzere...

9 Kasım 2006 Perşembe

iyi kii doğdunn teyzeee....

bugün sema teyzemin doğum gününü kutlamak için, 1 hafta önceden kararlaştırdığımız üzere efnan teyzeme gittik.. bütün teyzeler(hatice teyzem hariç) ve fatma yengem ordaydı..

teysem gelince biz salona kaçtık, kapıyı da kapattık.. sema teysem salona girdiği gibi biz başladıkk "mutluu yıllarrr semaaa" demeye.. çok şaşırdı, şok oldu.. bayaa bir sürpriz oldu kendisine, zira kendisi de çok farkında değilmiş doğum günü olduğunu :)
sonra sofraya geçtik, sema teyzem, efnan teyzemin elleriyle yaptığı doğum günü pastasını kesti.. ardından oturduk, sofradakileri lezzetlerden yedik.. sohbet ettik.. amerikadaki kızlarımızı yaad ettik.. arattılar kendilerini.. inşallahh onlar gelince de çok eğleneceğiz..
en sonunda bir resim çekelim dedik hatıra olsun diye.. tabi ben yokum, çeken şahıs olarak..
maşallahh deyinn millett.. mutluluğumuza nazarr değmesinn.. ;))
Allah'a emanet olunn..

5 Kasım 2006 Pazar

avrasya maratonundaydık..


evettt.. başlıkta da okuduğunuz üzere, avrasya maratonundaydık.. bu sabah erkenden çıktım, önce kadıköye ordan da altunizadeye gittim..
annem ve havva teyzem dün akşam ümraniyede kaldığı için onlar ufuk yengeleri de alıp o taraftan geldiler..

annemleri beklerken ben de altunizade köprüsü üzerinden halk maratonuna start verilişini izledim.. yandaki kalabalık onun kalabalığı oluyor..


neyse yürüyüşümüz çok zevkli geçti.. yalnız köprünün üstünde soğuktan donduk resmen.. bir ara burnumla ellerimi hissetmemeye başlamıştım ki zaten köprüyü geçtik ve biraz olsun ısındım.. toplam 2,5-3 saatte bitirdik biz.. sallana sallana yine iyi bir derece yaptık kendi çapımızda..

2 tane yaşlı dede gördük maratonda.. ikisi de eşofmanları çekmiş yürüyorlardı, yalnız bitanesi çok ilginç bir tipti.. üzerindeki tshirtte 'yaş 77 ama iş bitmemiş' yazıyordu. hakkaten de bitmediği belliydi.. bi yandan poz veriyordu kameralara bi yandan da elindeki radyoda çalan müziklere eşlik ediyordu danslarıyla :D komik bir tipti yani..
maraton bittikten sonra numarası olanlar hemen gittiler madalyalarını ve tshirtlerini aldılar; ama bizim numaramız yoktu.. sonra taksimde bir amca bana 3 tane madalya verdi, tayyiple senaya da vermiş 5-6 tane.. adam o kdr madalya dağıttı ama hala bi poşet dolusu vardı elinde.. nasıl toplamış o kadar madalyayı anlamadım.. neyse üzümünü yedik, bağını sormadık..

ben de olan resimleri sizinle paylaşmış bulundum burada.. tayyip iyi fotoculuk yaptı ama henüz çektiklerini görmüş değilim.. bakalım orada güzel bişiler bulursam yine koyarım buraya.. kendinize iyi bakın... seneye artık Allah nasip ederse, havada güzel olursa daha kalabalık ekiple gideriz de geçeriz köprüden..

3 Kasım 2006 Cuma

yemek bloglarına özendimm ;))

merhaba.. blogumu güncellemek için hiç bir fırsatı kaçırmayarak yemek bloglarına özendim bugün.. başlayalım bakalımm..
bugün annemle birlikte babanneme gidicektik, elimiz boş gitmeyelim diye, açma yaptık.. dün annem arkadaşı Gülersin Abla'daydı, tarifini oradan aldığı zeytinli açmayı yaptık.. madem bişi yapmış bulunduk tarifini de sizinle paylaşayım dedim...

..malzemeler..
  • 2 su bardağı süt
  • 1,5 su bardağı sıvıyağ
  • 4 yumurta akı (sarısını üzerine sürmek üzere ayırıyoruz)
  • 1 paket yaş maya
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • un
  • zeytin ezmesi
..yapılışı..

bu malzemeleri karıştırıyoruz bir güzel :) unu eklerken de şuna dikkat ediyoruz, hamurumuz yumuşacık olcak, artık siz ona göre ekleyin.. mayalı hamur nasıl olur benden daha iyi bilirsiniz siz..
hamuru yoğurma işlemimiz bittikten sonra mayalanması için 30-60 dakika arası bekletiyoruz.. mayalanan hamurumuzdan ceviz büyüklüğünde parçalara ayırıyoruz ve yukarıdaki resimde görüldüğü üzere daire şeklinde açıp, üzerine önce sıvıyağ daha sonra da zeytin ezmesini sürüyoruz..

daha sonra hamurumuzu rulo şeklinde sarıyoruz ve iki ucunu birleştirecek şekilde buruyoruz.. tepsiye dizdiğimiz açmalarımızın üstüne yumurta sarısını sürüyoruz.. ardından çörek otu serpiyoruz.. 175 derecede üstü kızarıncaya kadar da pişiriyoruz..
açma tarifimiz burada bitiyorr.. diğer bir mevzuya geçiyoruzz..


kardeşim enes bugün tüyap kitap fuarına gitti sınıfıyla birlikte.. bir kaç kitap siparişi vermiştim derslerle alakalı, onları almış.. hatta aşka gelmiş birsürü kitap almış kendisi.. akşam gelip de kitapları gösterince, özendim keşke ben de gitmeseymişim dedim.. pazara kadar açık ama gidemem kii.. neyse ben size kitapların resimlerini çektim yine malzeme olsun bloguma diyerekten :) şimdi ben bu kitapları okumalıyım.. sonra görüşmek üzere.. beni yorumsuz bırakmayın..

2 Kasım 2006 Perşembe

bloga video ekleme -yoğun istek üzerine-

evett... sonunda açıklıyorum.. artık herkesin blogunda videolarr olucakk..
anlatacaklarımı adım adım uygularsanız, zannediyorum ki artık siz de videolu blogculardan olacaksınız :)
başlıyorumm...



1.adım: önce pcnizde yüklü olan videoyu internete upload etmeniz gerekir.. ben upload işlemi için YouTube'yi kullanıyorum.. YouTube sitesini kullanabilmeniz için öncelikle, bir hesap açtırmalısınız.. hesabınızın olduğunu varsayarak o aşamaları es geçiyorum... yukardaki resimde de belirtmeye çalıştığım gibi upload kısmından, yönergeleri izleyerek videomuzu siteye ekliyoruz.. bu konuda sorun yaşanırsa, müracaat kabul edebilirim :p


2.adım: şimdi yüklenmiş olan videomuzu, sitemize eklemek için gerekli olan linki alacağız.. videonun sağ tarafında Embed bölümündeki yazıyı sitemize yapıştırmak üzere kopyalıyoruz.. vee Youtube ile işimiz bitmiş oluyor.. şimdi geliyoruzz asıl bloga ekleme bölümüne..


3.adım: blogumuzda postumuzu yazdığımız sayfada yukarıda edit html ve compose yazılarını görüyoruz.. normalde yazılarımızı composedan yazıyoruz.. fakat kopyaladığımız kodu Edit Html bölümüne girip, orada müsait bir yere yapıştırıyoruz..



4. adım: yapıştırma işlemini gerçekleştirdikten sonra, aşağıda zaten tanıdık olduğunuz Publish sekmesine tıklayıp postumuzu yayınlamış oluyoruz..


işte bu da videomuzz... umarım faydalı olur yazdıklarım.. hiç olmazsa bir fikriniz olmuş olur dimi ;) bi sorun olursa ben burdayım, her zaman beklerim..

28 Ekim 2006 Cumartesi

mehmethann blog dünyasına düştü...


http://motofans2.blogspot.com/
adresinden mehmetin bloguna ulaşabilirsiniz.. ilk post olarak çalışmalarını paylaşmış.. ben hepsine bayıldım.. siz de bir girin bakın derim.. yorumları da eksik etmeyin ;))

27 Ekim 2006 Cuma

Allah'tan..!!

mail olarak gelmişti.. hoşuma gitti.. sizinle paylaşmak istedim..

"...çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı
döveriz, "he masa ehhhh sen niye orada duruyorsun" diye. Çocuk masa orada
durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur."
Malum...
Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara 160
Kilometre
hız yaptırdılar. İlk virajda sizlere ömür... Kimin üstüne kaldı?
- Makinistin...!!!
Mersin'de bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar,
Panzere molotof... Memleket ayağa kalktı.
Kimin yüzündenmiş?
-İki veled... !!!

Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde sakin bir
kasabaydı, Susurluk...
İçişleri Bakanlığı, MİT, Jitem, generaller, özel tim polisleri,
kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri, işadamları... Bin kişi falan
yargılandı. Her şey kimin başının altından çıkmış?
-Yeşil'in...!!!

Deprem oldu... 7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on
binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık?
-Veli Göçer'i...!!!

Edirne'de bebeler şakır şakır öldü... Hiç utanmadan bisküvi kolilerine koyup, gömdüler. "Araştırdık, ihmal yok" dediler.
Peki neden öldü bu yavrular?
- Klima'dan...!!! Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima. ..!!!
Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne değişti?
-Kapağın rengi...!!!
Sanal "sorumlumuz" bile var...
Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor.
-Trafik Canavarı'ndan...!!!
Dolar patlarsa?
-Enflasyon Canavarı'ndan... !!!
Hatta "sorumlu olmayan sorumlumuz" da var...
Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim?
-Takıma alınmayan Hakan...!!!

Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz...
-Sinekten... !!!

Deli dana geliyor.
-İnekten...!!!

Millet hormonlu diye tavuk yemiyor.
- Erman Toroğlu' ndan...!!!

Evleri su basıyor?
-Yağmurdan...!!!

Ormanlar yanıyor.
- Sigaradan...!!!

Gemi batıyor.
- Dalgadan...!!!

İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor?
-Rahmetli pilottan...!!!

Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz?

Allah'tan...!!!

25 Ekim 2006 Çarşamba

bayramlık postumm..

evet efendimm.. bayram günlerimiz bayatlamadan hemen post haline dönüştüreyim dimi??
bayramın birinci günü sabah erkenden çıktık, fehiman teyzemleri alıp ananemin mezarına topkapıya gittik.. bizden hemen sora dayımlar, sema teyzem ve efoş teyzem geldi.. mezarlık ziyaretimizden sonra dayımlara oturmaya gittik.. fatma yengemin leziz ikramlarından yedikten sonra evlerimize dağıldık..
eve geldik.. süleyman abi ve imge abla geldiler bayram ziyaretine.. onlar kalktıktan sonra biz de hazırlanıp babannemlere gittik.. filiz yengemler ve fatma yengemler oradaydılar.. büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpüp bayramlaştık.. babannemden çiktiktan sonra merve bizi üsküdara götürdü.. aslında maltepe diye çikmistik başta; ama sonra bir an da kendimizi üsküdarda bulduk.. tabi bu arada trafiğe takıldık.. 1 saat kadar süren yolculuğumuz sonunda üsküdardaydik.. oturup bi yerde yemek yedik, sonra madoda tatlılarımızı yedik..
birinci günümüz eve dönüşümüzle sona ermiş bulundu..
bayramın ikinci günü, sabah yine erkenden kalktık.. bu sefer yolculuk tekirdağa büyük teyzemiz zehra vanlıya doğru idi.. havva teyzemin orda toplandık, sema teyzemin arabasına doluştuk.. 2-2,5 saat sonra zehra teyzelerdeydik.. sema teyzemin de postunda belirtmiş olduğu üzere, yusuf amca ve zehra teyzenin sohbetine bayıldık.. sonra sümeyye ablayla zehra teyzenin yaptığı nefis yemeklerden yedik.. akşam üstü kalktık, yola çiktik.. dönüşte teyzem radyoyu açmıştı.. karadenizin sesi radyosunu, 93.3.. ceyhun diye birinin programı vardı, onu dinliye dinliye geldik.. sora dedik bu programa mesaj yollayalım.. mesajı yazdım, sonuna da kübra ve karaali kızlarından diye ekledim.. mesajı yolladığımda radyoda bir türkü çaliyordu, adam birden "kübraaaaaa, karaali kızlarrııııı" diye bağırınca biz bir şok oldukk.. ve gülmekten öldük.. ee baktık ki mesajlarımız okunuyo, ee ben durur muyum? yolladım 1-2 tane daha.. hepsini de okudu.. biz tabi görgüsüzler olarak çok sevindik bu duruma.. ama çok da güzel oldu.. yoksa o köprü trafiği bitmek bilmezdi..
gelelimm bayramın son gününee.. bu sabah erkenden amcamlarla birlikte karşiya büyük halaya gittik.. çok fazla oturmadık, trafiğe kalmadan geri döndük.. rölöve dersim için metre almam gerekiyordu, o yüzden betülle beraber sahildeki koçtaşa gitmeye karar verdik.. tam koçtaşa ışıklardan döneceğiz, ışıklarda bekliyoruz ki hemen arkamızda bir ses, dikiz aynasına baktığımda arkadaki arabaya, arkadan vurulduğunu gördüm, ondan 1 saniye sonra da benim arkadaki araba bana vurdu.. evet yanlış okumadınız gerçekten bir zincirleme kazanın ortasına düştüm.. çiktik hemen arabadan, hamdolsun bizim arabada bişiycikler yoktu.. arkamdaki arabanın ön tarafında çok az bişi vardı.. asıl hasar en arkadaki arabadaydı.. ben gitmek istedim ama kazaya karışmış bulunduğum için gidemedim.. polis geldi kenara çekti bizi.. sonraa ne oldu bilin bakalım??? alkolmetreye pufffladım.. ama çok enteresandır ki alkollü çikmadim :p
neyse raporlar tutuldu falan.. bu arada polis memurlarından biri bana çok enteresan bir şey söyledi.. şöyle ki; arabanın arka tarafında çok önceden olmuş ufacık bir göçük vardı.. polis bey o göçüğü de aradan çikartabilecegimizi ima etti.. ben bir şaşirdım, dedim yok daha neler.. hakkına giremem ben falan dedim, cevaben de iyi sen bilirsin gibi bir cümle duydum.. bu arada yarına fakslamam gereken belgeler varmış onun için faks numarasını aldım arkadaki sürücünün.. Allah daha beterinden korusun diyerek olay mahallinden ayrıldık..
hedefimiz olan koçtaşa vardık, ben metre aldım, betül de kutu aldı kendisine.. fazla oyalanmadan çiktik.. bu arada eve gelirken yine karadenizin sesi radyosunu dinliyorduk.. ve yine ceyhun bey yayındaydı.. betül bir mesaj çekti, sonuna da betül ve kübra yazdı.. mesajımızı yine okudular tabiki.. ve ilginç olan hemen tanıdı beni.. dün akşam ki köprüdeki fanatiklerim bunlar dedi :)) biraz sonra sema teyzemden bir mesaj duyduk.. anlayacağınız biz artık hep ordayız.. siz de gelin zevkli oluyor cidden :))
işte böylee... benden bu kadar. bu bayramı da bitirdik.. Allah daha nice bayramlara hep beraber erişmeyi nasip etsin.. Allah'a emanet olun.. görüşmez üzere..

22 Ekim 2006 Pazar

bayram tebriği...

RAMAZAN BAYRAMI BEREKETİYLE, BOLLUĞUYLA GELSİN, TÜM İNSANLIK İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLSUN. HEPİNİZİN BAYRAMI KUTLU OLSUN.. NİCE MUTLU BAYRAMLARI HEP BERABER GÖRMEK DİLEĞİYLE..
BÜYÜKLERİN ELLERİNDEN KÜÇÜKLERİN GÖZLERİNDEN ÖPERİM..


15 Ekim 2006 Pazar

hoşgeldiniz efendimm - أَهْلاً يَا سَيِّدي


Herkese merhabalar.. epeydir post yazmıyordum; çünkü okula gidip, eve dönmekten başka bir şey yapmadığım için yazacak değişik bir şeyler de bulamadım haliyle.. şimdi elimde geçen gün çektiğim birkaç resim olunca, ziyan olmasın, bari sizinle paylaşayım dedim.

Dün annemle birlikte kuzguncuk, beylerbeyi, kandilli ve anadolu hisarı turuna çıktık.. Mimari Rölöve-1 dersim için bir kaç eski yapının resimlerini çekmem gerekiyordu..

aslında önce bu dersten bahsedeyim biraz.. 2 kişilik gruplar halinde çalışacağız bu derste.. önce bizim fotoğraflarını çektiğimiz yapılardan birini grup hocamız seçecek.. daha sonra biz gidip o yapının, tabir-i caizse ıcığını cıcığını elimizde metreyle ölçüp, sonra bu ölçülere göre çizimlerini yapacağız.. önce grup arkadaşım karşı taraftaki iskeleleri fotoğrafladı, ben de anadolu yakasındakilere bakmak için, annemle beraber bu geziye çıktım..

tabi bu arada yapıların resimlerinin yanı sıra, boğazın da resimlerini çektim.. böylece bloguma da malzeme bulmuş oldum :)) buraları tabi ki daha önceden görmüştüm ama hep arabayla geçip gitmiştim.. hatta en son, yazın sema teyzemin evine giderken, otobüsle geçmiştim.. o da ayrı bi kaybolma olayımdır zaten.. hiç girmeyeyim oraya :))

neyse keşke vaktimiz daha çok olsaydı da oturup saatlerce deniz kenarında boğazı seyretseydik dedim .. ama malum iftar saati trafiğe kalmamak gerekiyor.. biz de çabucak işe koyulduk.. kandilli ve anadoluhisarı vapur iskelelerinin, daha sonra da o civarda bulduğum üç tane küçük caminin fotoğraflarını çektim..buyrun onlardan da bir kaç resim göstereyim..


bu arada söylemden geçemeyeceğim, hafta sonları ismek'e arapça kursuna gidiyorum.. bugün ikinci dersimizdi.. çok güzel geçiyor şimdilik.. arapça öğrenmeye de hevesliyim, inşallah öğrenebilirim.. yalnız sınıfımızda o kadar farklı yaş grupları var ki, açıkçası hem şaşırdım, hem sevindim.. 60-65 yaşlarında - ki genelde bizimkiler bu yaşlarda genelde benden her şey geçti deyip kenara çekilirler - amcalar, teyzeler var.. tabi benim yaşımda insanlar da var; ama yaşça büyük olanların orda olması çok hoşuma gitti.. evde boş boş oturmak yerine, gelmişler ne öğrensem bana kar demişler.. çok da istekliler maşallah.. keşke hepimiz ilerde öyle olabilsek.. işte böyle, şimdi de arapçaya merak saldım.. Allah muvaffak eyler inşallah. ;) okulda öğrendiğim ingilizceyle bir çeyrek insan olmuşumdur ancak belki arapçayı öğrenince yarım insan olabilirim :)) hımm şimdi düşünüyorum bir kaç bir şey yazsam arapça diye; ama basit kelime kalıplarından başka bir şey öğrenmedik daha.. ilerde inşallah tüm postu arapça yazarım :)
neyse şimdilik bu kadar, benden.. kendinize çok iyi bakın.. measselameh(selametle) diyip bitireyim..