9 Ocak 2006 Pazartesi

bayram tebriği..

Hz. Ibrahim Mekke'deydi. Rüyasında bir ses: "Ey Ibrahim! Allah, oğlun Ismail'i kurban etmeni emrediyor." diyordu. Bu rüya Allah'tan mı, yoksa şeytandan mı bilemedi. Ertesi gün, aynı vakitte aynı rüyayı görünce, rüyanın Allah'tan olduğunu anladı. Bu bir dostluk imtihanıydı. Allahu Teâlâ'nın dostluğuyla sereflenen Hz. Ibrahim'den en sevgili varlığını kurban etmesi isteniyordu. En sevgilinin adi Ismail oldugu için, kurban Ismail'in adıydı. Hz. Ibrahim o sabah Ismail'e, ip ve bıçak almasını, oduna gideceklerini söyledi. Ismail hiç süphelenmedi. Mina mevkiine gelince Hz. Ibrahim rüyayı yavas yavas oğluna anlatmaya basladi. Hayatı veren ve alan Allah değil miydi? Allahu Teâlâ simdi ondan emanet ettiği hayatı geri istiyordu. Bu çok serefli bir alışverişti. Ismail, babasına teslimiyet ve tevekkülle şu cevabı verdi: "Babacığım, ne ile emrolunduysan o işi yap. Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksin." Hz. Ibrahim uzun yıllar sahip olamadığı ve yıllar yılı yaptığı duaların kabulü olarak kendisine verilen oğlunu Rabbine takdim ediyordu. Ismail'in son sözleri şu oldu: "Babaciğim ellerimi, ayaklarımı bağla ki fazla çırpınmayayım. Elbiseni topla ki, kan sıçrayıp kirletmesin. Annem görür ve üzülür. Bıçağı şiddetle çal ki ölüm kolay olsun. Beni yüzümün üzerine yatır, yüzüme bakarsan bana acırsın. Ayrıca ben de bıçağı görmeyeyim, korkuveririm. Annemin yanına vardığında selâmımı söyle. (Kurtubi, 15-104) Hz. Ibrahim oğlunu sağ tarafına yatırdı, gözlerini bağladı. Bıçağı oğlunun boynuna olanca gücüyle sürerken "Bismillah" dedi, fakat bıçak kesmedi. Bıçağa baktı, keskindi. Ikinci, üçüncü defa denedi, bıçak yine kesmedi. Hz. Ibrahim yıllar evvel kendisini ateşin yakmadığını hatırladı. Demek ki bu defa da Cenab-ı Hak, bıçağa "Kesme!" emrini vermişti, kesmiyordu. Bir ses duydu. "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. Başını kaldırdı: Cibril-i Emin yanında semiz bir koç oldugu halde inmekteydi. Hamd ve şükür duyguları içinde "La ilahe illallahu vallahu ekber" dedi. Durumu fark eden Hz. Ismail, Cenab-ı Hakk'a minnet ve şükranlarını dile getirerek "Allahu Ekber ve lillahil hamd" dedi.


Herkesin Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

fena diil...

Adsız dedi ki...

Ya sen onlara bakma baya güzel olmus
tebrik ederim
burdanda herkesin bayramını kutlarım
A.E.O. optum kıs :)
teyzos unda

Serra dedi ki...

iyi bayramLar! ;)

Adsız dedi ki...

Kübiii bnde burdan senn ve herkesin kurban bayramını kutluorm.. kenidine ii bak byby!

9 Ocak 2006 Pazartesi

bayram tebriği..

Hz. Ibrahim Mekke'deydi. Rüyasında bir ses: "Ey Ibrahim! Allah, oğlun Ismail'i kurban etmeni emrediyor." diyordu. Bu rüya Allah'tan mı, yoksa şeytandan mı bilemedi. Ertesi gün, aynı vakitte aynı rüyayı görünce, rüyanın Allah'tan olduğunu anladı. Bu bir dostluk imtihanıydı. Allahu Teâlâ'nın dostluğuyla sereflenen Hz. Ibrahim'den en sevgili varlığını kurban etmesi isteniyordu. En sevgilinin adi Ismail oldugu için, kurban Ismail'in adıydı. Hz. Ibrahim o sabah Ismail'e, ip ve bıçak almasını, oduna gideceklerini söyledi. Ismail hiç süphelenmedi. Mina mevkiine gelince Hz. Ibrahim rüyayı yavas yavas oğluna anlatmaya basladi. Hayatı veren ve alan Allah değil miydi? Allahu Teâlâ simdi ondan emanet ettiği hayatı geri istiyordu. Bu çok serefli bir alışverişti. Ismail, babasına teslimiyet ve tevekkülle şu cevabı verdi: "Babacığım, ne ile emrolunduysan o işi yap. Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksin." Hz. Ibrahim uzun yıllar sahip olamadığı ve yıllar yılı yaptığı duaların kabulü olarak kendisine verilen oğlunu Rabbine takdim ediyordu. Ismail'in son sözleri şu oldu: "Babaciğim ellerimi, ayaklarımı bağla ki fazla çırpınmayayım. Elbiseni topla ki, kan sıçrayıp kirletmesin. Annem görür ve üzülür. Bıçağı şiddetle çal ki ölüm kolay olsun. Beni yüzümün üzerine yatır, yüzüme bakarsan bana acırsın. Ayrıca ben de bıçağı görmeyeyim, korkuveririm. Annemin yanına vardığında selâmımı söyle. (Kurtubi, 15-104) Hz. Ibrahim oğlunu sağ tarafına yatırdı, gözlerini bağladı. Bıçağı oğlunun boynuna olanca gücüyle sürerken "Bismillah" dedi, fakat bıçak kesmedi. Bıçağa baktı, keskindi. Ikinci, üçüncü defa denedi, bıçak yine kesmedi. Hz. Ibrahim yıllar evvel kendisini ateşin yakmadığını hatırladı. Demek ki bu defa da Cenab-ı Hak, bıçağa "Kesme!" emrini vermişti, kesmiyordu. Bir ses duydu. "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. Başını kaldırdı: Cibril-i Emin yanında semiz bir koç oldugu halde inmekteydi. Hamd ve şükür duyguları içinde "La ilahe illallahu vallahu ekber" dedi. Durumu fark eden Hz. Ismail, Cenab-ı Hakk'a minnet ve şükranlarını dile getirerek "Allahu Ekber ve lillahil hamd" dedi.


Herkesin Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

fena diil...

Adsız dedi ki...

Ya sen onlara bakma baya güzel olmus
tebrik ederim
burdanda herkesin bayramını kutlarım
A.E.O. optum kıs :)
teyzos unda

Serra dedi ki...

iyi bayramLar! ;)

Adsız dedi ki...

Kübiii bnde burdan senn ve herkesin kurban bayramını kutluorm.. kenidine ii bak byby!