2 Kasım 2011 Çarşamba

Bayrama dört kala ;)

Ne zamandır yazayım yazayım diyorum; ama bir türlü elim gitmemişti klavyeye.. Bu süre zarfında hepinizin bildiği gibi Van depremi oldu ve ne yazık ki bir çok kayıplarımız oldu millet olarak.. Allah ölenlere rahmet eylesin, ardında kalanlara da sabır inşallah. Dilerim bundan sonra böyle acı olaylar yaşanmaz bu artık bu ülkede.

Bana dönecek olursak bu arada bir sürü şey oldu elbette. Şöyle kısa kısa yazarak fotolu bir yazı yazalım da, ara kapansın dimi ;)

Geçen hafta sonu eşimle birlikte eve kapanıp kitap kurdu şeklinde kitap okuduk. Tabi tüm gün evde battaniye altında elde kitapla pinekleyince akşama doğru bir bıkkınlık hali geldi ve hazırlandığımız gibi kendimizi dışarı attık. İlk aklımıza gelen Pierre Loti oldu ve uzun zamandır da gitmediğimiz için doğruca yola koyulduk. Arabamızı park ettikten sonra yol kenarındaki küçük dükkanlardan birinde çektim aşağıdaki fotoğrafı. Süs amaçlı kullanıldıklarını düşündüğüm  bu küçük, sevimli mobilyalar çok hoşuma gitti. Ben de hemen fotoğrafladım şekil bir a :p


Tabi hafta sonu olunca hemen manzaranın önünde yer bulmak da zor oluyor, biz de ortalarda bir masaya geçtik ve orta şekerli kahvelerimizi söyledik. Kahvelerimiz gelene kadar bir yandan eşimle sohbet edip manzarayı izlerken, bir yandan da fotoğraf çektik.


Ve... ardından kahvelerimiz geldi ve onların da fotoğraflarını çektim elbette ;)


Kahve ve muhabbetin ardından sırtıma aldığım kalın şalıma rağmen çok üşüyünce kalkmak zorunda kaldık..
Üşüyen bünyeye ne iyi gelir deyip çorba içmeye karar verdik ve Tarihi Haliç İşkembecisi'nde çorba içtik. Eşim işkembe içti; ama ben işkembeye burun bükerek mis gibi mercimekle içimi ısıtmayı başardım hamdolsun. Henüz gece bitmediğinden ani bir kararla sinemaya gitmeye karar verdik ve In Time "Zamana Karşı" filmine girdik. İlginç bir konusu, kurgusu vardı; ama gereğinden fazla uzatılmış gibi geldi bana. Neyse ki sinemada uyumadan evimize gelebilmeyi başardık film sonrası. Çoğu evde geçen günümüz oldukça dolu dolu geçmiş oldu.

Ertesi gün yani pazar günü, bir önceki günden Media Markt'ta görüp bayıldığımız lensi almak için yola çıktık. Ve kendi slrmizle deneyip sonucundan da memnun kalınca hemen aldık ve lensimize kavuşmuş olduk.
Sağda 450d'min yeni lensiyle pozunu görüyorsunuz. Bu arada aldığımız lens Canon 50mm f/1.8 merak edenler için. Bol bol portre fotoğrafı çekmeklik yani ;)

Eve geldikten sonra eşimin abisini ve eltimi bize davet ettik. Tabi yakışıklı oğullarıyla birlikte geldiler sağolsunlar. Beyler televizyondaki maçla ilgilenirken biz de eltim Şeyma ile bu küçük delikanlıdan fırsat buldukça sohbet ettik. Sonra eşim bol bol fotoğraf çekti bize. Çekilen bütün fotoğraflar çok güzeldi; ama en güzel fotoğraflar Emirhan'ın, yani küçük paşanındı. MAŞALLAH'ları unutmayalım lütfen!! Allah nazarlardan saklasın,  korusun inşallah O'nu ve bütün bebekleri.

Evett aşağı yukarı kısa bir özet geçmiş oldum sanırım. Zaman öyle çabuk geçiyor ki, düşünüyorum da biz evleneli bile dört ayı geçer olmuş. Bak daha Ramazan bayramı yeni geçip gitti, Kurban bayramına eriştik hamdolsun. Bu bayram için Allah'ın izniyle eşimin memleketi Ordu'ya kayın validem ve kayın pederimin yanına gideceğiz, sonradan annem ve babam da inşallah bize katılacak ve oradan da benim memleketim Rize'ye gideceğiz.

İnşallah güzel bir bayram olur herkes için. Şimdiden Kurban bayramınız kutlu olsun cemaat.
Bayram sonrası inşallah yine bol fotoğraflı bir yazıyla burada olacağım.

3 yorum:

Zeynep'in Evi dedi ki...

Memleketlerinizi seviyim:) benim memleketim de trabzon, eşimin memleketi de artvin..ben çok seviyorum bu sahil şehirlerini..
pierre loti'den bahsetmişsin, istanbulda oturduğumuzda ne çok giderdim ama hep illa ki çay içerdim, eyüpten simidimizi de alır çıkardık nasıl özlemişim..
çok sevgiler:)

Alyaduaninannesi dedi ki...

ay inanmıyorum halice gidip özel 1 yere uğramadınız mı hihhh :)

Kübra dedi ki...

Zeynep; demek sen de Trabzon'lusun.. Ben de diyorum nerden bu kadar kanım kaynadı ;)

alyaduanınannesi; önce yorumuna bir anlam veremedim; ama bloguna göz atınca anladım.. Aklıma yazdım, yolumuz o taraflara düştüğünde mutlaka uğrayacağız ;)

2 Kasım 2011 Çarşamba

Bayrama dört kala ;)

Ne zamandır yazayım yazayım diyorum; ama bir türlü elim gitmemişti klavyeye.. Bu süre zarfında hepinizin bildiği gibi Van depremi oldu ve ne yazık ki bir çok kayıplarımız oldu millet olarak.. Allah ölenlere rahmet eylesin, ardında kalanlara da sabır inşallah. Dilerim bundan sonra böyle acı olaylar yaşanmaz bu artık bu ülkede.

Bana dönecek olursak bu arada bir sürü şey oldu elbette. Şöyle kısa kısa yazarak fotolu bir yazı yazalım da, ara kapansın dimi ;)

Geçen hafta sonu eşimle birlikte eve kapanıp kitap kurdu şeklinde kitap okuduk. Tabi tüm gün evde battaniye altında elde kitapla pinekleyince akşama doğru bir bıkkınlık hali geldi ve hazırlandığımız gibi kendimizi dışarı attık. İlk aklımıza gelen Pierre Loti oldu ve uzun zamandır da gitmediğimiz için doğruca yola koyulduk. Arabamızı park ettikten sonra yol kenarındaki küçük dükkanlardan birinde çektim aşağıdaki fotoğrafı. Süs amaçlı kullanıldıklarını düşündüğüm  bu küçük, sevimli mobilyalar çok hoşuma gitti. Ben de hemen fotoğrafladım şekil bir a :p


Tabi hafta sonu olunca hemen manzaranın önünde yer bulmak da zor oluyor, biz de ortalarda bir masaya geçtik ve orta şekerli kahvelerimizi söyledik. Kahvelerimiz gelene kadar bir yandan eşimle sohbet edip manzarayı izlerken, bir yandan da fotoğraf çektik.


Ve... ardından kahvelerimiz geldi ve onların da fotoğraflarını çektim elbette ;)


Kahve ve muhabbetin ardından sırtıma aldığım kalın şalıma rağmen çok üşüyünce kalkmak zorunda kaldık..
Üşüyen bünyeye ne iyi gelir deyip çorba içmeye karar verdik ve Tarihi Haliç İşkembecisi'nde çorba içtik. Eşim işkembe içti; ama ben işkembeye burun bükerek mis gibi mercimekle içimi ısıtmayı başardım hamdolsun. Henüz gece bitmediğinden ani bir kararla sinemaya gitmeye karar verdik ve In Time "Zamana Karşı" filmine girdik. İlginç bir konusu, kurgusu vardı; ama gereğinden fazla uzatılmış gibi geldi bana. Neyse ki sinemada uyumadan evimize gelebilmeyi başardık film sonrası. Çoğu evde geçen günümüz oldukça dolu dolu geçmiş oldu.

Ertesi gün yani pazar günü, bir önceki günden Media Markt'ta görüp bayıldığımız lensi almak için yola çıktık. Ve kendi slrmizle deneyip sonucundan da memnun kalınca hemen aldık ve lensimize kavuşmuş olduk.
Sağda 450d'min yeni lensiyle pozunu görüyorsunuz. Bu arada aldığımız lens Canon 50mm f/1.8 merak edenler için. Bol bol portre fotoğrafı çekmeklik yani ;)

Eve geldikten sonra eşimin abisini ve eltimi bize davet ettik. Tabi yakışıklı oğullarıyla birlikte geldiler sağolsunlar. Beyler televizyondaki maçla ilgilenirken biz de eltim Şeyma ile bu küçük delikanlıdan fırsat buldukça sohbet ettik. Sonra eşim bol bol fotoğraf çekti bize. Çekilen bütün fotoğraflar çok güzeldi; ama en güzel fotoğraflar Emirhan'ın, yani küçük paşanındı. MAŞALLAH'ları unutmayalım lütfen!! Allah nazarlardan saklasın,  korusun inşallah O'nu ve bütün bebekleri.

Evett aşağı yukarı kısa bir özet geçmiş oldum sanırım. Zaman öyle çabuk geçiyor ki, düşünüyorum da biz evleneli bile dört ayı geçer olmuş. Bak daha Ramazan bayramı yeni geçip gitti, Kurban bayramına eriştik hamdolsun. Bu bayram için Allah'ın izniyle eşimin memleketi Ordu'ya kayın validem ve kayın pederimin yanına gideceğiz, sonradan annem ve babam da inşallah bize katılacak ve oradan da benim memleketim Rize'ye gideceğiz.

İnşallah güzel bir bayram olur herkes için. Şimdiden Kurban bayramınız kutlu olsun cemaat.
Bayram sonrası inşallah yine bol fotoğraflı bir yazıyla burada olacağım.

3 yorum:

Zeynep'in Evi dedi ki...

Memleketlerinizi seviyim:) benim memleketim de trabzon, eşimin memleketi de artvin..ben çok seviyorum bu sahil şehirlerini..
pierre loti'den bahsetmişsin, istanbulda oturduğumuzda ne çok giderdim ama hep illa ki çay içerdim, eyüpten simidimizi de alır çıkardık nasıl özlemişim..
çok sevgiler:)

Alyaduaninannesi dedi ki...

ay inanmıyorum halice gidip özel 1 yere uğramadınız mı hihhh :)

Kübra dedi ki...

Zeynep; demek sen de Trabzon'lusun.. Ben de diyorum nerden bu kadar kanım kaynadı ;)

alyaduanınannesi; önce yorumuna bir anlam veremedim; ama bloguna göz atınca anladım.. Aklıma yazdım, yolumuz o taraflara düştüğünde mutlaka uğrayacağız ;)